Altı

4.8K 480 258
                                    

Bölüm şarkısı: Cem Adrian, Sagopa Kajmer - Artık bitti

.

.

.

.

Beni her gün zehirlediler 

Sıra bana geldiğinde

Ben onları zehirleyemedim Çınar Ladin

Yapamadım...

Çünkü zehirlenmeye bir kere alışan bir insan geri dönemiyor

Beni bu zehirli yollardan kurtar

.

.

"O vazo bana gelirse, seni cidden öldürürüm Kaplan!"

"Hadi lan oradan!" Kaplan tutuğu vazoyu Çınar'a doğru fırlatmak için elini havaya kaldırdı. O sırada telefonu çaldığı için dikkati dağıldı. Elini cebine atıp telefonunu çıkardı. Sinirden gözü dönmüş bir halde olduğu için telefonunun varlığını daha yeni fark ediyordu. Telefonda kocaman harfler ile HERA yazısı onu etkisiz hale getirse de vazoyu Çınar'a atmak yerine öylece yere bırakıp kırılmasını sağladı. Çınar gözleri önünde parçalanan vazoyu çatık kaşlar ile baktı.

Kaplan evi mahvetmişti.

Çınar içine derin bir nefes çekti. Karşısındaki adam sabır seviyesinin sınırlarında dolaşıyordu.

Kaplan umursamaz bir eda ile koltuğa oturdu. "Efendim?" Çınar onun düzgünce efendim demesine şaşırarak başını iki yana salladı. Kaplan'ın dengesiz biri olduğunu an ve an daha iyi anlıyordu. Çınar üzerindeki kıyafetlerin bedenine battığını hissettiğinde ilk önce yerde kırılmış halde duran vazoyu temizleyip ardından yemek yapıp, kısa bir duş alması gerektiğini aklına not etti. Sürekli kafasında bir plan çizelgesi oluşturması gerekiyordu.

Kaplan'ın olduğu yere doğru ilerledi. Cam kırıklarının en büyüklerini aradan seçip masanın üzerine koydu.

"Sesin gelmiyor Hera, anlamıyorum."

Çınar duyduğu Hera kelimesi ile bir süre boş gözler ile yere baktıktan sonra gözlerini kaldırıp Kaplan'a baktı. "Şimdi duyuyorum güzelim, söyle." Yerdeki cam kırığını eline alıp rasgele masaya bıraktı.

Hera'nın kendi tanıdığı Hera olup olmadığını tartışmasına bile girmedi. Tanıdığı, bildiği Heraydı işte. Leyla Köse'ydi, 24 yaşındaydı, hayatına girip onu bir uçtan bir uça atan kadındı.

"Antalya'dayım... Yok, Kartal'ın ilk maçı olduğu için gelmiştim ama olanları biliyorsundur zaten."

Çınar başını yere eğip toplamakta olduğu cam kırıklarını toplamaya devam ettiğinde telefondan gelen Hera'nın sesini de duymaya başladı.

"Kartal nasıl? İyi mi?"

Kaplan derin bir nefes alıp yerde cam kırıklarını toplayan Çınar'a baktı. Konuşmalarını dinlediğini her şekilde belli ediyordu. "İyi, iyi olacak."

"Yanındaysa telefonu versene, sesini duyayım bir."

Kaplan kafasını geriye doğru atıp gerindi, bunu yaparken gözlerini kapatmıştı. "Sen neden gelip görmüyorsun?"

"Antalya da değilim."

Kaplan ona neredesin diye sorsa Hera'nın ona cevap vermeyeceğini biliyordu bu yüzden es geçerek ona Kartal'ın yanında olmadığını söyledi. Gözlerini açıp gözlerini Çınar'a dikti. Cam kırıklarını cidden böyle toplamaması gerektiğini bilmiyor muydu bu herif?

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now