Yirmi dört

4.5K 415 619
                                    

Bölüm şarkısı: Adamlar - Küçüğüm 

.

.

.

.

.

Solmaya karşı hep yeniden açan bir çiçek,

Sana kuytularından korkusuz seslenecek.

Bütün kapılarını kapatsan ölesiye dek,

Yakan bir ışıkcasına yüreğine girecek. 

.

.

.

.

Saat gece yarısına yaklaşıyordu bu yüzden hava soğumuştu. Soğuk havada motor sürerken Çınar'ın kısa bir üşüme hissetmesinin tek nedeni üzerindeki montu Kaplan'a vermesiydi. Aysar bardan çıkmak bu kadar zorken birde Kaplan'ın tavırları onu çok zorlamıştı. Otoritesini hala Kaplan'ın üzerinde kullanamıyor oluşu onu geriyordu ama bir yandan da bu durum onun hoşuna gidiyordu.

Çınar, Kaplan'ı Kenan beyin yanına götürmeden önce onunla ilk kendisi konuşmalıydı. Kenan beyin çok fazla tepki vermeyeceğini biliyordu. Eğer Kaplan yerine başka biri olsaydı büyük ihtimalle büyük bir tepki verirdi. Çınar yine de her duruma karşı kendisi önlem almalıydı. Kaplan'ın Artun ile olan bağlantısını bilmeliydi. Motoru sahile çekip park etti. Kafasındaki kaskı çıkardığında terlediği için saçları alnına yapışmıştı. Kaskı motora asıp omzunun üzerinden Kaplan'a baktığında Kaplan ellerini onun belinden çekip omzundan destek alarak motordan inmişti. Aralarında kısa bir bakışma geçti. Çınar da motoru kapatıp motordan indi. Kaplan ön cebinde duran sigara paketini çıkarıp içinden bir dal alıp hızlıca dudaklarının arasına yerleştirdi. Çınar ona kısa bir bakış atarken aklından bu adamın neden durmadan elleri titriyor diye geçirdi. Üzerinde çakmak ararken Çınar'ın olan montun ceplerini karıştırdığının farkında bile değildi.

Çınar sahilde sakin bir yere doğru yürürken Kaplan'ın kendisini takip ettiğini bildiği için dönüp ona bakmadı. Kumları geçip taşların üzerine geldiğinde yürümesi daha da kolaylaştı. Ayağındaki ayakkabı onu zorlamıştı. Taşların üzerine otururken sağ omzunda hissedip durduğu acı yüzünden başını omzuna doğru çevirdi. Elini omzunun üzerine koyduğunda bir yere sürtündüğü için teni zarar görmüş olmalıydı. Sıkıntı ile oflayıp başını omzundan çevirip denize baktı. Aynı şey Kaplan'ın başına da gelmiş miydi acaba? Bir yerinin incindiğini düşünmüyordu ama... Kendine gelmek için başını iki yana salladı. Ona neydi ki!

Hayır! Onu alakadar ederdi. Artık Kaplan'ın aldığı nefes bile onu alakadar ederdi çünkü o artık bir Ladin'di.

Kaplan, Çınar'ın hemen karşısına otururken kendi pantolonun iç cebinde çakmağı buldu. Gözleri Çınar'a kaydığında onun ifadesiz bir şekilde omzunu tuttuğunu fark etti. Sigarasını yakıp bir duman çekti içine. İçine çektiği duman titreyerek ciğerlerine ulaştığını hissetti. Dumanı geri üflerken gözlerini Çınar'ın üzerinde tuttu. Çınar elini omzundan çekip geriye doğru yaslandı. O da gözlerini Kaplan'a diktiğinde ikisinin arasında geçen sessiz bakışmalar bu aralar fazla artmıştı. Sanki birbirlerine gözleri ile bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı ama ikisinin de kafası bir şeyleri anlamak için çok doluydu. Çınar kafasını hafif yana yatırırken sordu. "Yaralandın mı?"

Kaplan ona seslice cevap vermek yerine başını iki yana salladı. Dudaklarının arasına sigarasını yerleştirdi. Ellerini taşların üzerine koyup taşlar ile oyalanırken saçları alnına düşmüştü. Çınar onun dağılmış halini seyretti bir süre. Ardından konuştu.

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now