On sekiz

3.9K 416 154
                                    


Bölüm şarkısı: Kanove - Maalesef tenli yıllar ve rabb sueller

.

.

.

.

.

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

.
.
.
.
.





Kaplan, Kartal’ın hemen yanında yüz üstü bir şekilde yatıyordu. Kartal ise yarası yüzünden çok fazla hareket edemiyor, sırtı yatak başlığına yaslı bir halde duruyordu. Başını abisine doğru çevirdi. Kaplan geldiğinden beri birkaç kelime konuşmuştu. Onun dışında öylece yatıyordu yanında. Abisinin genelde bu ruh halinden olmadığını biliyordu. Abisi bu ruh halinde ise büyük ihtimalle çözemediği bir durum vardı. Kaplan’a iyi gelecek bir şeyler düşündü. Kafasını hemen yana çevirdiğinde komidinin üzerinde duran yarım bıraktığı kitaplardan birini gördü. Kitabı eline alırken abisine kısa bir bakış attı. “Kitap okumamı ister misin?” Kaplan boşlukta tuttuğu gözlerini hiçbir şekilde çekmeyerek sadece başını salladı. Kafasında olan düşünceler onu boşluğa itiyordu. İçimizde olan o boşluk hiç hissedilmeyen duygular yüzünden oluyor. Oraya dalıp gidiyoruz. Bir anlam bulmaya çalışıyoruz içimizde. Anlamı bulduğumuz zaman o boşluk yine dolmuyor. O boşluk hep içimizde kalıyor.

Kartal derin bir nefes alıp kitabın sayfalarını çevirmeye başladı. Ayraçın olduğu yere geldiğinde durup düzgünce kitabı tuttu. Kaplan, Kartal’ın tişörtünün eteğile oynuyordu. İşaret parmağına doluyor ardından bırakıyordu.

Kaplan hafifçe başını kaldırıp sordu “Hangi kitap?”

“Özdemir Asaf’ın Lavinia kitabı.”

“Benim kitabım yani.”

Kartal yüzünde hafif bir sırıtış ile abisine baktı. “Ödünç aldığım kitaplardan biri işte.”

Kaplan kardeşinin kitaplarını çalmasın alışık olduğu için sadece kafasını iki yana doğru salladı. Kafasını geri yerine yerleştirdi. Derin bir nefes alıp Kartal’ın kitabın içindeki şiirleri okumasını bekledi. Kartal sahte bir öksürüp kitabı okumaya başladı. Bir şair edasıyla okuyordu. 

“Dünya o kadar büyük ki;

Bir noktayım ortasında, ne yapsam.

Bazen de o kadar küçülüyor ki dünya,

Devrilecek sanıyorum, kımıldarsam.”

Kaplan yavaşça sırt üstü döndü, kollarını kafasının arkasında birleştirdi. Özdemir Asaf’ın birçok kitabını okumuş hatta bazı şiirlerini ezberlemişti. Eğer büyüdüğü bu ailenin geleceği garanti halinde olsaydı Kaplan kesinlikle edebiyat hakkında bir bölüm okumak isterdi. Ne olursa olsun sıkılmayacağı tek şey edebiyat üzerine konuşmak olurdu. Onun bu özelliğini bilen tek kişi kardeşiydi. Onun ne kadar şiirlere tutkun oluşunu Kartal’dan başka kimse şahit değildi.

“Öyle çabuk geçiyor ki günler.

Hele sen de bir bak hayatına.

Daha dün doğmuşuz sanki.

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now