Yirmi dokuz

4K 368 260
                                    

Bölüm şarkısı: Zayn - Sweat 

.

.

.

.

.

.

.

Senden vazgeçemem

Bu lanet beni

Bir gün kahredecek

.

.

.

.

.

.

.


Sevdiğiniz kişi ile el ele yürümek ne kadar küçük bir olay değil mi? Bu kadar küçük bir olayı bile gönül rahatlığı ile yapmamanın verdiği huzursuzluğu size tarif edebilsem keşke. Bu huzursuzluk yüzünden yanımda yürüyen sarışın sevgilimin elini tutamıyorum. Küçük bir el tutuşması ama bunu gerçekleştirdiğimiz anda kıyamet kopuyormuş gibi tepki almamızda an meselesi. O yüzden bu işe hiç girmemeye çalışsak da yan yana yürüdüğümüz her seferde ellerimiz birbirine çarpıyordu. Ve ben onun elini tutmamak için kendi içimde büyük savaşlar veriyordum.

Atakan'ın arabası ile avmye gelmiştik, Devrim yol boyunca kendi karakterine tamamen zıt bir şekilde sessizdi. Bu sessizlik hiç ona yakışmıyordu. Onun kendine as bir enerjisi vardı. Onu uzun süredir bu kadar sessiz görmüyordum. Şimdiye kadar bir milyon kez benimle uğraşması lazımdı. El ele yürümek için bir ton takla atması lazımdı ama o sessizce duruyordu. İçimi saçma bir korku kapladı. Bir elimi ona doğru uzatıp tişörtünün eteğinden yakaladım.

Onu çekiştirdiğimi fark ederek bana doğru döndü. İlgi ile yüzüme baktı. "Ne oldu?" Etrafa kısa bir göz atıp ona doğru bir adım attım. Tam karşısında durup yüzünü incelerken konuştum. "Asıl sana ne oldu Devrim?" İfadesi o kadar donuktu ki. Mavi gözlerinde ki pırıltıdan eser yoktu. Bir parmağımı kaldırıp onun çenesine hafifçe vurdum. Çenesini havaya kaldırıp mavi gözlerini bana dikti. Bu ondan cevap beklediğimi belli etme şeklimdi. Devrim bunu anlayarak dudaklarını aralayıp konuştu. 

"Kafam karışık."

İki kelime söyleyip beni es geçecek gibi hareketlendiğinde onun hareket ettiği tarafta doğru adım attım. Tekrar önünü kestiğimde gözleri bambaşka bir yerdeydi. Beni tanımıyormuş gibi birde geçiştirecek miydi? Adamım senin sevgilin istediğini elde etmediği sürece asla vazgeçmez. Bir elimi kaldırıp bu sefer işaret parmağımı yanağına hafifçe bastırıp geri çekildim.

"Sen böyle sorunlardan kaçan biri değilsin Devrim. Şimdi neden kaçıyormuş gibi davranıyorsun?"

Bir elini kaldırıp ensesine yerleştirdi. Ensesinde eli bir süre oyalandıktan sonra konuştu. Başını kaldırıp "Açık konuşacağım" dedi. Onun sesindeki sertlik yüzünden bedenime bir endişe dalgası yayıldı. Devrim benimle asla bu tonda konuşmazdı. Kesin kötü bir şeyden bahsedecekti. Aklıma bir ton şey geldi bir anda, ondan uzaklaşıp geriye doğru bir adım attım. "Bir ayrılık konuşması yapmayacaksın değil mi?" Aklıma gelen ilk şeyi söylemiştim. 

Devrim yüzümdeki ifadeyi fark ederek hafifçe gülümsedi. Bir elini bana doğru uzatıp beni belimden yakaladığı gibi bedenlerimizin birbirine çarpmasını sağladı. İşte bu tam olarak Devrimlik bir hareketti. O hiç kimseyi umursamazdı ki. Ellerimi hızla onun iki omzuna koyup kendimi ondan kurtarmaya çalıştım. Bu hareketlerim bıçak yarımın acımasına neden olarak acı ile inledim. Devrim endişeli bir şekilde benimle birlikte iki büklüm oldu. "İyi misin? Alışamıyorum şu yaranın varlığına!" Bu ağrı o kadar keskin bir şekilde batıyordu ki içime. Bu yaranın üzerinden yıllar geçse bile her hareketimde varlığını hissedeceğimi düşünüyordum. 

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now