On yedi

4.3K 421 134
                                    

Bölüm şarkısı: Sufle, Burry Soprano - Yanımda.

.

.

.

.

Dağlar, taşlar, uçan kuşlar senin olsun

Deniz, derya, gökler hep yerinde dursun

Gönlüm senden bir şey ister, nasıl desem

Alla beni, pulla beni, al koynuna

.

.

.

.

Kaplan uzun süre sonra evine tekrar döndüğü için kendini garip hissediyordu. Hissettiği hissin garipliğini buna mal ediyordu ama aslında garip hissetmesinin birçok nedeni vardı. Çınar'ın ve diğerlerinin yanında yürümek istemediği için hepsinin önünden çıkıyordu merdivenleri. Devrim yanlarında değildi. Deniz hanım, Kenan Yakar, Erdem çifti ile vakit geçirecekti. Kaplan ile ikisini yüz yüze getirmemek için her şeyi yapıyorlardı.

Kaplan kendi anahtarı ile evin kapısını açtığında hemen arkasından gelen adamlar anlamadığı bir muhabbetin içindeydiler. Kaplan kapıyı açıp ayakkabılarını çıkardı. İçeri girdiğinde diğerlerinin girip girmemesini önemsememişti. Kartal'ın odasına doğru ilerledi. Kapı yarı aralık durduğu için kapıyı tık tıklama gereği duymadı. Kapıyı hafifçe ittirip odanın içine girdi. "Abim?"

Kartal bir elinde telefon bir elinde dondurma ile odasının kapısında duran abisine baktı. Ağzındaki dondurma ile neşe içinde konuştu. "Abi!" Kaplan ona doğru yaklaşırken yüzüne bir gülümseme yayılmıştı. "Dondurma yemeye başladığına göre iyileşmiş olmalısın."

Kartal dondurmasında kalan son lokmayı ağzına tamamen tıkarken Kaplan yanına yaklaştı. Kartal dolu ağzı ile konuştu. "Conım çekmişti."

"Canın çekti öyle mi? Canın dayakta çekiyor mu küçük kardeşim?" Kaplan bir elini Kartal'ın kafasına koyup onu kendine çekerken Kartal onu engellemeye çalıştı. Birbirleri ile kısa bir dalaşma yaşarlarken duydukları sahte öksürük sesi sayesinde durdular. Kapıda duran Can Polat yavaşça odanın içine girdi. Kartal bu sefer elini Can Polat'a doğru uzattığında Can'ın ifadesiz yüzü aydınlandı. Kartal'ın yatağına doğru yaklaştı. "Kardeşim, toparlanmışsın." Kaplan, Can Polat'ın hitabı yüzünden göz devirdi. Kartal'a içeride olduğunu belirten bir işaret yapıp diğerleri ile Kartal'ı yalnız bıraktı.

Kapıdan çıkarken Çınar'a kısa bir bakış atmıştı ama Çınar'ın ilgisi tamamen Kartal'ın üzerinde olduğu için Kaplan'ın ona olan bakışını fark etmemişti. Kaplan odadan çıkıp içeriye doğru ilerledi. Mutfağa ve salona baktığında Deniz'den herhangi bir iz olmadığını fark etti. Kendi odasına ilerlerken koridorda Bulut ile karşılaştı. Bulut koridorun halısının kenar çizgilerinde elindeki kırmızı küçük arabasını sürüyordu.

Bulut, Kaplan'ın çocukluğuydu. Kaplan'ın kaçıp durduğu zamanlarında yaşayan o çocuktu. Üzerinde kırmızı tişörtü ve kot tulumu vardı. Arabasını halının köşesinde sürerken yüzünde düşünceli bir hal vardı. Kaplan onun neler düşündüğünü tahmin etmişti. Bir elini karnına koydu. Buluttan uzaklaşmak için gözlerini başka köşeye çekti. Kaplan kendini bildi bileli Bulut'u her yerde görüyordu. Görmese bile Bulut hep onun kafasının içinde konuşuyordu. Kaplan onunla yaşamaya alışmıştı ama bu eve geldiğinde Bulut'u görüp durmak onu her zaman rahatsız ediyordu çünkü Bulut'un yaşadığı hayat rahatsız ediciydi.

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now