Otuz bir

4.4K 380 776
                                    

Bölüm şarkısı: Ozbi - Geceyi anlatmış 

.

.

.

.

Her gün kendini yine sevdirir

Sonra beni yine öldürürdün

.

.

.

.

.

.

Çınar üzerini giyinirken Kaplan yatağın köşesinde oturmuş onu izliyordu. Beraber kısa bir duş almışlardı. Kaplan'ın telefonu bugün ikinci kez çalıyordu. Kaplan uzanıp telefonu eline aldı. Telefonda kocaman harfler ile Mehmet yazısını görünce kaşlarını hafifçe çattı. Onun neden aradığını asla merak etmeyerek telefonu kapattığında Çınar'ın ona doğru geldiğini fark etti. Telefonu komodinin üzerine geri bırakıp gözlerini onun üzerinde tuttu. Çınar onun bir elin tutup konuştu.

"Aşağıya inip kahvaltı yapalım."

Kaplan tamam der gibi başını sallayıp onun elini tuttu. Beraber odadan el ele çıkarken Kaplan, Çınar'a dönüp ellerini gösterdi. "Bu kadar romantik biri olduğunu hiç düşünmüyordum?" Çınar birleşik ellerine baktı. "Anlamadım" dedi açıkça. Kaplan göz devirip ellerini indirdi. "El ele tutuşmak senin gibi birine uygun bir şey gibi durmuyor." Çınar merdivenden inmeden önce başını yavaşça yana yatırıp Kaplan'a öylece baktı. Aklına ona söyleyecek bir sürü şey gelse de hepsini teker teker yutarak derin bir nefes aldı. Kaplan onun bir anlık durduğunu fark etmişti. Onu neyin durduğunu düşünerek o da Çınar gibi kafasını yana yatırıp Kaplan'a baktı. "Beni hiç tanımıyorsun." Çınar'ın kurduğu bu cümle Kaplan'ın aklına bir ok gibi saklandı. Kaplan kendisini hiçbir şey anlatmayan biri olarak bilse de aslında hiçbir şey anlatmayan taraf Çınar'dı.

Evin kapsısını açılma sesi geldiğinde Kaplan yavaşça elini onun elinden çekti. Kapıdan içeri ilk önce Devrim, onun arkasından Kartal girmişti. Devrim elindeki kıyafet dolu karton çantaları salondaki masanın üzerine bırakmak için ilerlediğinde kafasını çevirip merdivenden inen ikiliyi fark etti. Kaşları yay halinden çıkıp gittikçe çatılırken Kartal'ın sesi gelince ona doğru döndü.

"Devrim bahçe kapısını kapatamadım."

Devrim tamam der gibi başını salladığında Çınar'a kısa bir bakış attı. Çınar, Kaplan'ın yanından birkaç adımda ayrılırken Kartal onları fark edip "Abi!" diyerek kollarını iki yana açtı. Kaplan kardeşini görmekten gayet mutlu olarak o da hızla merdivenden indi. Çınar, Kartal'ın omzuna dokunup Devrim'in peşinden gitti.

Kaplan kardeşinin açık olan kollarının arasına girip ona kısa bir sarılma verdi. "Hoş geldin" dediğinde gözleri kapıdan çıkıp giden Çınar'daydı.

"Hoş buldum, nasılsın? Ne yapıyordunuz?"

Kaplan ve Kartal salondaki koltuklara yerleşirken Çınar, Devrim'in peşinden bahçe kapısına doğru ilerledi. Devrim'in üzerinde yeni aldığı siyah overside bir tişört vardı. Altında hala dar kot pantolonu duruyordu. Üzerindeki tişört ne kadar bol olsa da omuzlarının genişliğini açık şekilde belli oluyordu. Çınar ise altında siyah eşofman, üzerinde asker yeşili kısa kollu tişört giymişti. Bu renkte giyindiği için gözlerinin yeşilliği tişörtün rengi ile aynı tona dönüşmüştü.

Yakarların evi ormanın içinde olduğu için hava şehirdeki gibi değil daha serindi. Akşam üstü vakitleri olduğu için ormanın kokusu net bir şekilde belli oluyordu. Hava kararmaya çok yakındı.

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now