Sekiz

4.2K 394 152
                                    

Bölüm şarkısı: Pink Sweat - Honesty 

.

.

.

.

Sahiden herkes yaşar mı yaşattığını?

.

.

Çınar, Kaplan'a asla güvenmese de duş alması gerekiyordu ama ilk önce duşa sokması gereken kişi Kaplan'dı. Onu koridordaki banyoya sokup kendisi de yatak odasındaki banyoya girecekti. Kaplan'a dik dik bakarken bunu düşünüyordu. Kaplan ise balkona yakın olan kitaplığın başında dikelmiş kitaplıktaki tüm kitaplara teker teker bakmaya ant içmiş gibi hepsine bakarken bir yandan yerlerini değiştiriyor bazılarını öylece "çöp" diyerek yere bırakıyordu. Bunu yapmasının tek nedeni Çınar'ı sinir etmek olduğu o kadar belliydi ki.

Çınar ona kibarca mı yaklaşmalı yoksa öylece kolundan tutup banyoya mı götürmeli... Ne yapması gerektiğini düşünürken bambaşka bir seçeneğe yönelerek ayağa kalktı. Çınar Ladin için hep iki seçenekten fazlası olurdu. O sırada Kaplan başka bir kitabı yere bırakıyordu. O kitapları her yere bıraktığında gürültü çıkıyordu ve çıkan gürültü Çınar'ın kafasının içinde çınlıyordu. Çınar ona yaklaşıp kollarını göğsünde birleştirdi. "Sana kitaplara düzgün davranılması gerektiği öğretilmedi mi?"

Kaplan, Çınar'ın ona yaklaştığını adım sesinden anlamıştı ama yaptığı işten onu kimse vazgeçiremezdi. Bu gece Çınar'ı her şekilde çıldıracak her şeyi yapabilirdi. Aklına bir ara Mehmet'i aramak gelse de bunu yapamazdı. Onun nasıl tepki vereceğini asla kestiremiyordu bu yüzden tek başına bir şeyler bulmalıydı.

Ve Kaplan emindi ki buradan çıktığı anda Deniz'e zarar verecek bir şeyler yapacaktı. Onunla kaç defa bu konuyu konuşmuştu. Yıllar önce bu olayı kapattığını söylemesine rağmen şimdi yeniden patlak vermesi onu aşırı sinirlendirmişti. Yıllar önce kendisi zarar görürken hiçbir sorun yoktu ama Kartal.. Onun bir saçının teline bile zarar gelmemeliydi. O onun biricik kardeşiydi.

"Benim okuduğum kitap sayısı senin banka hesabındaki bulunan paranın sayısı kadar Çınar Ladin."

Çınar bu cevabı beklemediği için hafifçe gözlerini büyültüp ona inanmadığını belli eden bakışlar attı ardından en üst rafta duran en sevdiği kitaplardan oluşan rafa uzanıp oradan bir kitap alacakmış gibi yaparken kendini Kaplan'ın üzerine doğru eğmişti. Kaplan, Çınar'ın ne yaptığını anlamayarak bakışlarını ona doğru çevirdi. Çınar'ın kafası onun başının üzerindeydi. Çınar sanki bir şey fark etmiş gibi başını aşağıya eğdi. Kesinlikle rol yapıyordu ama Kaplan bunu anlayacak kadar onu tanımıyordu. Kaplan alttan alttan ona bakarken Çınar, geri çekildi. "Hangi şampuanı kullanıyorsun?" Çınar'ın sorduğu saçma soru, Kaplan'ı boşlukta yakaladı.

"Sana ne?"

"Merak ettim."

"Etme."

Kaplan ona garip bir bakış attı. Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Çınar kollarını göğsünde birleştirirken Kaplan'a yaklaştı. Kaplan ondan geri kaçmazken birbirlerine dik dik bakıyorlardı. İçinde bulundukları durumun saçmalığının farkında değillerdi. İkisi de gelişine davranıyorlardı. Bu yüzden de ortaya saçma şeyler çıkıyordu. 

Çınar derin bir nefes alıp umursamaz bir tavır ile konuştu. "Duşa gireceğiz beraber."

"Ne... Ne diyorsun lan?" Kaplan sinirlendiğini hissederek elindeki kitabı sıkmaya başladı. Bu adam neyden bahsediyordu Allah aşkına? Az önce saçlarını koklamış, şampuanını sormuş, şimdide duş diyordu! Şu olayı Can Polat izleseydi büyük ihtimalle çok içten bir tövbe estağfurullah çekerdi. 

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now