Otuz altı

3.8K 347 327
                                    

Bölüm şarkısı: The Days Grace -Burn

.

.

.

.

.

Binlerce kez iyi geceler sana!

Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa

.

.

.

.

.

.

Sabah kahvaltısı için evde bir gürültü vardı. Herkes bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama kimse kimseyi dinlemiyordu. Devrim ve Kartal bir köşede hala çatal kaşık tartışması yapsalar da aslında açık bir şekilde flört ediyorlardı. Oğuz, Atakan'a yapışmış ben aşk acısı çekiyorum hiçbir iş yapamam diyerek onu darlarken Can Polat durgun bir halde kahvaltılıkları diziyordu.

"Abi iyi misin ya?" Atakan omzundaki Oğuz'u tek hamle ile ittirdikten sonra Oğuzhan dünden kalmanın verdiği etki ile baş ağrısına hapsoldu. Can Polat elindeki reçeli masanın ortasına koyduğunda kimseye bakmıyordu. "Karar verdim" dedi sakin bir ses tonu ile. Kafasını kaldırıp Atakan'a bakarak konuştu. Onda da akşamdan kalmanın verdiği ağrılar vardı. "Gay olucam."

"NEEE?!"

"NE ALAKA OLUM? NE ALAKA ŞU AN?"

Devrim ve Oğuzhan şaşkınlıktan bayılacak gibi olduklarında Can Polat geç yüklenen siniri ile bir anda parladı. "Sabah kalkıp salona bir geldim. Bu ikisi çırılçıplak yatıyorlar sal-"

"ABİ! ABİMMM!" Bu sefer bağırıp herkesi korkutan kişi Kartal oldu. Kaplan yorgun bir ifadeyle salona gelmişti. Üzerine geçirdiği ceket Kartal hariç hepsinin dikkatini çekmişti. Kartal onun dışarı çıkarken ceket giyme alışkanlığını biliyordu. Kartal küçük adımlar ile abisine ulaştığında abisinin etrafında kara bulutlar geziyordu. Kartal abisi ile ilgilenirken Atakan, Devrim'e doğru konuştu.

"Çınar nerede?"

"Sabah çok erken çıktı. Yapamadığı antrenmanı tamamlaması lazımmış." Devrim ona cevap verirken gözleri Kaplan'ın üzerindeydi. Kaplan'ın ise Çınar kelimesini duyduktan sonra tüm ilgisi mutfağa doğru kaymıştı. 

"Onun ailesinin yanına gitme zamanı geldi değil mi?"

"Evet, bu sefer uzun kalabilirmiş. Babam birkaç gün önce erken gitmesi için ikna etmeye çalıştı da... Gidemedi." Devrim imalı bir tonda konuşsa da Kaplan bunu üzerine alınacak halde değil. Hem onun bir suçu yoktu Çınar kendi isteği ile gitmemişti. 

"Bu... Niye sende?" İkilinin konuşmasını bölen şey Kaplan'ın sert sesiydi. Devrim az önce yerine koyduğu çatalı eline alıp yüzünde sahte bir gülümseme ile arkadaşlarına baktı. Bu onlara beni tutun yoksa ben bu herifin üzerine atlarım işaretiydi.

Kaplan, Kartal'ın boynundaki künyeyi görüp böyle bir soru sormuştu. Kartal künyenin açıklamasını yapacağı sırada Kaplan künyesi sertçe tutup onu kendine çekerek evin kapısını açtı. "Sen benimle geliyorsun çocuk" diyerek Kartal'ı tuttuğu künye sayesinde peşinde sürükleyerek evde çıkardı. Devrim yemek masasının üzerinden atlayıp Kaplan'a herhangi bir şey yapmasını engelleyen üç adam bir anda birbirlerine karıştılar. Oğuz, Devrim'i tutuyorum diye Can'ı tutuyordu. Ata ise Devrim'e saçlarını kaptırmış bir haldeydi.

Kaplan ve Kartal evden çıktıkları anda Berkay korku dolu bir ifade ile salona giriş yaptı "Bu ne? Bu ne? Bu ne?" Elindeki telefona bakarak diğerlerine doğru paytak adımlar attı. Dün gece içtiği onca alkolden sonra adım atmayı da unutmuş olmalıydı. Berkay'ın üzerinde sadece bir tişört varmış gibi görünse de aslında altında boxerde vardı ama tişört Atakan'ın olduğu için ona çok bol gelmişti. Dizlerinin üzerindeki tişörtle odaya girmiş olması değil sesindeki korku diğerlerini durdurdu. Berkay telefonu hemen yanındaki Can Polat'a uzattı. Can Polat ekrandaki haberi sesli bir şekilde okumaya başladı.

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now