On bir

4.7K 429 268
                                    

Bölüm şarkısı: Ahmet Kaya - Nereden bileceksiniz 

.

.

.

.

Beni vur

Beni onlara verme

.

.

Kaplan bu işi kabul ederken hiç böyle olacağını düşünmemişti. Çınar üzerini çıkarırken o kapının önünde duruyordu. Bir anlık gaflete düşerek mi kabul etmişti bu durumu. Gözlerini Çınar'dan çekip başka tarafa baktığında gözünün önüne gelen kişiye gözlerini kısarak gözünün önünden yok etti. Şimdi onunla uğraşamazdı. Gözlerini boşluktan çekti. Kendi kendini sorgularken üstü çıplak kalan Çınar Ladin ile göz göze kaldı. Çınar arkasındaki kapıyı kilitlediği için açıp çıkamıyordu dışarı. Çınar'ın ona karşı olan güvensizliğini bu şekilde daha net anlamıştı.

"Ne oldu? İçeride esip gürlüyordun."

Çınar'ın dalga geçer sesine sinir olarak üzerindeki tişörtün eteklerini tuttu. Çınar'ın pürüzsüz vücuduna karşı Kaplan'ın dövmeli ve birçok yara izi bulunan vücudu vardı. Kaplan bedenindeki yaraları kapatmak için hep üzerine dövme yaptırmıştı. Bu fikri veren kişi Hera'ydı çünkü aynı şekilde onunda vücudunda asla silinmeyecek olan yanık izleri renkli dövmeler ile kaplıydı.

Kaplan üzerini çıkarıp Çınar'ın yaptığı gibi kirli sepetine attığında Çınar ikisinin çıplak kalmasını hiç sorun olarak görmediği için rahattı. O kendi cinsi ile soyunmaya alışıktı ama ilk defa bir duş alma deneyimi yaşayacaktı. Yine de Çınar Ladin hiçbir şeyin kontrolünü kendi elinden başkasına vermezdi.

Çınar boynundaki asker künyesini çıkarıp aynanın önüne yerleştirdi.

Kaplan kemerini çıkarıp banyo dolabının önüne koyarken konuştu. "Bana herhangi sapıkça bir şey yaparsan seni burada hiç acımadan öldürürüm." Kemeri bırakıp bakışlarını Çınar'a çevirdiğinde Çınar pantolonunu çıkarıyordu.

"Bende herhangi saçma bir hareketinde seni öldüreceğim merak etme."

"Sikik Ladin." Kaplan, Çınar'a doğru hırlar gibi konuşurken Çınar pantolonu çıkarmıştı. Kaplan bir anlık boşluğu ile onu incelediğinde Çınar, Kaplan'a doğru bir adım attı. "O ağzını..." Elindeki pantolonu sertçe kirli sepetine fırlattığında pantolonun hışırtısı banyoda yankılanmıştı.

Kaplan'da hiç çekinmeden onda doğru bir adım atıp dikleşti. "Ne yaparsın ağzımı?"

Aralarındaki anlamsız çekimin yüzündendi belki ama Çınar'ın gözleri Kaplan'ın dudaklarına doğru saniyelik kayıp geri gözlerini buldu. Kaplan, Çınar'ın gözlerindeki saf öfkeyi görüyordu ve onunda istediği buydu. Çınar'ı çıldırtmak istiyordu. Onu burada tuttuğu için pişman etmek istiyordu ve bunu yaparken elinden geleni arkasına koymayacaktı. Adam resmen onu kaçırmıştı hem de kardeşinin yanında olması gereken bir zamanda. Tamam haklıydı, Deniz'i ilk gördüğü yerde zarar verecekti ama kardeşi? Kartal'ın kanlar içinde yere yığılışı gözünün önünden gitmiyordu. Kafası o kadar doluydu ki aklına sigara içmek bile gelmiyordu. Çınar ise onun bu halini görmüyordu çünkü birbirlerini tanımıyorlardı. Birbirlerini tanımadıkları halde bu derecede yakın olup ağza alınmayacak laflar etmeleri çok saçmaydı. İkisi de neler yaşadığını bilmiyorlardı.

Bildikleri tek şey bu kadar yakın olmaması gereken ikili olduklarıydı.

Çınar, Kaplan'ı öylece bırakıp duş kabinin sürmeli kapağını açtı. Musluğu açıp suyu ayarlamak için birkaç tuşa bastığında gelen sesler yüzünden Kaplan kafasını uzatıp duş kabinin içine baktı. Tabi ne bekliyordu ki... O bir Ladin'di. Her şeyin en iyisini kullanan biri olmalıydı. Altı üstü bir duş kabinin bile son teknoloji olmasına gerek var mıydı cidden?

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now