Elli beş

2.3K 216 164
                                    


Bölüm şarkısı: Pera -Platonik 

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Aşkta ve savaşta kural yoktur.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.


Gitmek hiç kolay olmamıştı. O günün her ayrıntısını teker teker hatırlayarak binmişti otobüse, her şeyi göze alarak gelmişti bu kupkuru şehre. Ne yapacağını bilmeyerek içinde kocaman boşluk ile bu eve hapsoldu. İçindeki o boşluk bir aydır geçmemişti. Durup durup derin nefesler alıyordu. Nefesi ciğerlerine batıyordu. Bazen gözleri doluyordu. Yüzünde bir gülümse oluşmuyordu. Olduğunda bile bir anda soluyordu. Her şey o kadar zor geliyordu ki. Bir işi yaparken dalgın hali yüzünden iki kere yapması gerekiyordu. Parmaklarındaki, kolundaki ve dizindeki yaralar çoğalmıştı. Bazen boynunu sıkarak uyanıyordu. Bazen de hiç uyumuyordu. Evin içinde ölü gibi dolaşıyordu. Sokakta bir hayalet gibiydi. Kafası attığında her şeyi kırıp parçalıyordu. Eski haline geri dönmüştü. Geri bıraktığını düşündüğü her şeyi aslında içinde taşımıştı ve bir anda her şeyi eskiye çevirmişti.

Onun için en olmayacak şey tam bir aydır dudaklarının arasına sigara bile yerleştirmemiş olmasıydı. Tüm alışkanlıklarını bir kenara bırakabilirken sigarayı hiçbir zaman bir kenara koymamış olan Kaplan Karatay, bir aydır sigara içmiyordu. Canı içmek istemiyordu. Sigarayı her gördüğünde aklına gelenler yüzünden çıldıracak gibi hissediyordu. Bazen öyle anlarda boşluğa düşüyordu ki kendini tutup çıkaramıyordu o düştüğü boşluktan. Orada kalıyor ve ölmeyi bekliyordu. Ölemiyordu da. Yaşanması gerekenleri düşünüp rahatça gözlerini kapatamıyordu. Daha büyük acıları görmüştü. Boğazının düğümlenip konuşamayacak kadar zor durumda kaldığı anlar olmuştu ama hiçbiri şu an yaşadığı gönül yarası gibi acıtmamıştı. İlk defa kalbi ağrıyor, ilk defa tek bir isimle atıyordu.

Şarkı dinlemeyi çok severdi. Onu da dinlemiyordu. Her şarkıda paramparça oluyordu. Hayat çok anlamsızlaşmıştı onun için. Yine de çabalıyordu. Çabalaması gerektiğine inanıyordu.

Gece koridordan geçip Kaplan'ın odasına ulaştığında Kaplan'ın gözlerini çalışma masasına dikmiş öylece durdur bir halde gördü. Şaşırmıyordu artık. Arada kitlenip kalıyordu adam böyle. Kaplan'ın odasının kapısını pat diye daha çok açıp konuştu. Kaplan ile iletişim kurmak birkaç cümleden oluşuyordu artık. Direkt konuya girdi. "Sigara almaya çıkıyorum, istiyor musun?" İsteyemeyeceğini bilmesine rağmen sordu. Amacı Kaplan'ı kontrol etmekti.

LADİN - BXBWhere stories live. Discover now