Bölüm 212: Aşk derinken dökülen suyu tutmak zordur

115 28 31
                                    

Ç/N: Bölüm başlığı 96. bölümdeki ile aynı, yazar ilk öpüşmelerine atıfta bulunuyor bana kalırsa.

Her ne kadar bu Qi Yan'ın da ilk seferi olsa da, Wei Krallığı'nda onca yıldır bir erkek kimliği taşıyarak gezmişti ne de olsa. Zaman zaman şans eseri bazı tasvir edici kitaplara rastlamıştı. Fakat iş gerçekten deneyimlemeye gelince, bu onun ilk seferiydi.

Qi Yan kalbinin çılgınca atan ritmini hissederken o kitaplardaki görselleri taklit ederek dilini Nangong Jingnu'nun dudaklarının üzerine çekti. Aslında, Nangong Jingnu'nun vereceği tepki konusunda hiçbir planı yoktu. Sadece bu bile onu yeterince tatmin ediyordu. Onu yıllardır kandırmıştı fakat, kimliği ve cinsiyeti sahte olsa da bu kalp sahiydi.

Sahip olduğunu iddia ettiği kıvrak zekasına rağmen ilişki açısından su katılmamış bir ahmak olması ne kadar acınasıydı. Tıpkı Nangong Jingnu'nun dediği gibi: "Kalbinin peşinde olduğu ne varsa, ellerinin altında!" Geçen yedi yıl yüzünden taşıdığı yoğun endişeden ötürü zamanın akıp gitmesine izin vermesi çok yazıktı. İkisi için kalan vakit çoktan bir geri sayıma girdiğinde bunu geç de olsa fark etmişti.

Qi Yan aniden altındaki kişinin, ağzını bir miktar araladığını hissetti.

Qi Yan zihnindeki "mantık" denen telin koptuğunu sezdi.

Nangong Jingnu'nun narin ağzının içini derinlemesine yokluyor, sürekli o yumuşak şeye çarpıyordu.

Fakat görünüşe göre o küçük şey ürkmüştü, çekinerek geri çekildi. Qi Yan ise sabırla uzandı, birkaç tahrikin ardından nihayet bir tepki alabilmişti.

Qi Yan'ın nefesleri yoğun bir hal aldı. Ellerini nereye koysa bilemiyordu ve içine bir miktar haylazlık etme dürtüsü doğmuştu.

Nangong Jingnu'nun elinden bir tek pasif bir şekilde Qi Yan'ın sataşmasına teslim olmak geliyordu. Doğuştan soylu olup sarayların derinliklerinde yaşadığından, doğal olarak Qi Yan'ın aksine bu "müstehcen" şeylerin hiçbirine denk gelme şansı olmamıştı. Vücudunun içinden tuhaf bir hissin yayıldığını sezdi, fakat daha önce bu duyguyu hiç yaşamamıştı. Bu, onu ne yapacağını bilemez bir vaziyete sokuyordu.

İçgüdüsel olarak kaçınmak istedi, lakin fark etti ki her ne kadar bu sekiz adımlık yatak gepgeniş olsa da, Qi Yan'ın bedeninin altına hapsolmuştu. Kaçabileceği hiçbir yer yoktu.

Alevleri harlayan üzerindeki bu insanı cezalandırmak istiyordu, fakat bedeni onu dinlemiyordu. Kolları sımsıkı Qi Yan'ın boynunun etrafına dolanmıştı.

Bir sebepten, Qi Yan ona ağırlığını vererek biraz hareket etti ve tesadüfen Nangong Jingnu'nun bütün göğsüne sürtünüp ani bir nefes almasına neden oldu.

Gel gör ki bu ses açıklanamaz bir şekilde, gönülsüz olmakla beraber davetkar bir hava taşıyordu. Bunu duyduğunda Nangong Jingnu'nun yüzü ve kulakları parlak kırmızıya döndü, Qi Yan'ın kalp ritmi ise daha da hızlanarak karşılık verdi.

Derin öpüşmeleri hâlâ sürüyordu, Nangong Jingnu tamamen kendinden geçmişti fakat Qi Yan'ın zihni biraz berraklık kazanmıştı. Yapmaması gerektiğini biliyordu. Eğer bu devam ederse...

Gelgelelim kalbindeki bir başka ses onu tatlı dille ikna etme çabasındaydı: bir kereliğine tedbiri elden bırak. Bu hayat ve bu dünyada ikiniz için var olan tek zaman bu olabilir.

Qi Yan'ın kalbi sevinçle çevrelenmişti, fakat kalbinin en derin kısmı öylesine acıyordu ki kan akıtıyordu.

O halde bir kereliğine tedbiri elden bırakacaktı. Bu seferlik boş verecekti. Onca yıldır hep gereğine uygun, gelenekler doğrultusunda hareket etmişti. Bugün, bir kerecik olsun kendisi için yaşayacaktı.

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - II. KısımWhere stories live. Discover now