Bölüm 259: Baharın çiçekleri ve güzün ayı ne zaman son bulacak

62 19 12
                                    

Ç/N: Başlık《虞美人 Yú měirén ·春百花秋月何时了 Chūn bǎihuā qiūyuè hé shíliǎo》dan bir alıntı.

Bir daha asla dönme.

Önündeki raporlar dağ gibi yığılmıştı, fakat Nangong Jingnu her zamanki çalışma hızını değiştirmişti. Yaklaşık iki saattir imparatorluk masasında oturuyordu ama işaretlenmemiş raporların sayısında bir azalma yok gibiydi.

Bu raporların içinde bazen bir isim göze çarpıyordu. Ne zaman o ismi görse kalbi acı içinde kıvranıyor ve sancıyordu. Sanki birisi durmadan yaranın üzerindeki kabuğu yoluyor, en sonunda yara iltihaplanmaya başlıyor, ama yara ciddileştiği halde o kişi durmayı reddediyormuş gibi bir histi...

Üstelik, Nangong Jingnu'nun kalbindeki yara daha önce hiç iyileşmemişti. Li Qiaoshan idam edileli çoktan bir ay oluyordu.

Fakat şimdi de kabuslar Nangong Jingnu'nun peşini bırakmıyordu. Eskiden rüyaları hep güzel olurdu. Mest edici olurlardı ve Nangong Jingnu uyanmak istemezdi. Uyandığında da mümkün olan en kısa sürede o kişiyi görmek isterdi.

Aynı kişi, Nangong Jingnu'nun uyumak istememe sebebi olmuştu. Sanki her uyuduğunda ruhu bir kafese kapatılıyordu, cehennemin derinliklerinde mahkum oluyordu...

Rüyasında imparator babası hâlâ orada kalırken Ganquan Sarayı'nın sahip olduğu şekli görüyordu.

Nangong Jingnu yatak odasına girdiğinde imparator babasının derin nefeslerini ve telaşlı öksürüklerini işitti. Kalbi yerinden çıkacak gibi oldu, çabucak oraya gitti. Ama katlanır paravanın etrafından dolandığında ona arkası dönük, yatağın kenarında dikilmekte olan Qi Yan'la karşılaştı.

Rüyasında hep aynı şeyler oluyordu. Nangong Jingnu bundan sonra ne olacağını biliyordu.

"Hayır!" diye bağırdı, ama gözlerinin önündeki o tanıdık silüet, sesini duyamıyormuş gibiydi. O kişi yavaşça eğildi. Bir elini imparator babasının ağzına bastırırken diğer eli alçakça imparator babasının boğazını sıktırdı.

Qi Yan'ın ince bedeni Nangong Jingnu'nun görüş açısını tamamen kapatmıyordu. İmparator babasının çarpılan bacaklarını ve buruşmuş, bal mumu renkli ellerinin sahip olduğu son güçle Qi Yan'ın omzunu kavrayışını izledi. Ütülü düzgün kumaşı kırıştırdı, ardından bitap şekilde aşağı düştü.

Belki de bu bir rüya olduğundan, Nangong Jingnu Qi Yan'ın arkasında durduğu halde yüz ifadesini açık bir şekilde "görebiliyor"du. Öylesine vahşi, öylesine çarpıktı ki gözlerinde intikamın getirdiği zevk ışıldıyordu. Gülümsüyordu, fakat bu gülümseme yaydığı zalim havayı gölgeleyemiyordu. Tıpkı bir şeytan gibi görünüyordu.

"Çat" Eşyaların yere çarpıp çıkardığı sesler Nangong Jingnu'nun zihnindeki görüntüleri aniden sonlandırdı. Artık bunun kaç kere yaşandığını saymayı bırakmışlardı, Nangong Jingnu aniden krize giriyordu.

Çalışma odasının dışından Fanxing'in sesi geldi, "Majesteleri?"

Nangong Jingnu: "Defolun, hepiniz! Defol!"

Fanxing: "Anlaşıldı..."

Uzunca bir süre sonra Nangong Jingnu etrafa saçılan raporları toplamak için ayağa kalktı. Ama yere çömeldiği an, aniden güçsüzce yere çöküverdi. Sonra dışarıdan nasıl göründüğüne hiç aldırmadan yere uzandı. Kollarını ve bacaklarını iki yana açmış halde bir süre yerde yattı, ardından bir karides gibi kıvrılarak yerden kalktı.

Alnını buz gibi soğuk zemin karosuna bastırdı. Koyu siyah zemin karosunun yansıtıcı bir yüzeyi vardı ve Nangong Jingnu'nun keskin yüz hatlarını yansıtıyordu.

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - II. KısımWhere stories live. Discover now