Bölüm 247: Kimseye anlatılamayacak binlerce duygu

68 19 7
                                    

Nangong Jingnu doğruca Chengchao Sarayı'na gitti. Tahtırevandan indi, fakat uzunca bir süre içeri girmeyip saray kapılarının önünde dikildi.

Chengchao Sarayı'nın kapıları açıktı fakat onun önünde görünmez bir duvar daha varmış gibiydi. Nangong Jingnu uzunca bir iç çekti, ardından bakışlarını kaldırarak saray duvarlarının ötesine baktı.

Vakit sonbaharın son demleriydi. Saraylar bölgesindeki en güzel manzaraya sahip Chengchao Sarayı bile bir zamanlar sergilediği canlılığı kaybetmişti.

Nangong Jingnu saray odasının güneydoğu köşesine doğru baktı. Beklendiği üzere, belli belirsiz göze çarpan çatallı ağacın yaprakları da dökülmüştü.

Saraylar bölgesinde, arka çiçek bahçesi haricinde başka yerlere özel olarak ağaç dikmek yasaktı. Bunun birinci sebebi saraylar bölgesinin fengshui'sinin yetenekli ustalar tarafından hesaplanmasıydı. Bölgenin doğal görünümü öyle kafaya estiği gibi değiştirilemezdi. Ve ikinci sebebi, suikastçıların ağaçlıklarda saklanmasını önlemekti.

Koca imparatorluk sarayında bir tek Nangong Jingnu'nun Weiyang Sarayı, şu anki adıyla Chengchao Sarayı böyle bir meyve ağacı barındırıyordu. Nangong Jingnu altı yaşındayken meyve toplayan bir çiftçinin hikayesini okuduğunda bunun kendisinde merak uyandırdığını hatırlıyordu. Sarayına bir meyve ağacı dikmekte ısrarcı olmuştu. İmparator babası onun ısrarlarına daha fazla karşı koyamamış ve birilerine sarayların dışından bir ağacı kökleriyle beraber söküp Weiyang Sarayı'nın avlusuna dikmesini emretmişti. Ve böylelikle bu meyve ağacı saraylar bölgesinin "özel olarak büyüyen tek dalı" olmuştu.

O yılın sonbaharında Nangong Jingnu ilk defa meyve hasadının sevincini tatmıştı. Kendi başına topladığı meyveleri yıkamış, ardından İmparator babasına götürmüştü. Nangong Jingnu, İmparator babasının meyveleri gördüğünde kendisini kucaklayıp havaya kaldırdığını ve sakallı yüzünü onun yanaklarına sürdüğünü hatırlıyordu. İmparator babası içinden gelerek gülmüştü.

Ama bir sonraki yıl belki de yeterince yapı maddesi sağlanamadığından, o ağacın meyveleri kuru ve küçük olmuştu. Üçüncü yıla geldiklerinde Nangong Jingnu meyve toplama hevesini çoktan tamamıyla kaybetmişti. Fakat meyve ağacı ta bugüne dek olduğu yerde bırakılmıştı.

Nangong Jingnu bakışlarını oradan çekti. Görünüşe göre o uzun süreli bir ilgiye sahip olabilecek biri değildi...

Çok küçük yaştan beri kararlarının çoğu bir anlık hevese kapılıp verilmişti. O heves geçtiğinde o şeye daha fazla devam etmezdi. Hiçbir işi başından sonuna dek yapmamış gibi görünüyordu.

Ta ki Qi Yan ile tanışana kadar, o zaman her şey değişmişti.

Onu okumaya aşık etmişti. Ta bugüne dek, Nangong Jingnu ne kadar meşgul olursa olsun uyumadan önce birkaç sayfa okuyordu.

Onu yazmaya aşık etmişti. Her gün vakit ayırıp pratik yapıyordu.

Onu kendisine aşık etmişti... Ve bu, bir kez olsun azalmamıştı.

Fanxing: "Majesteleri?"

Nangong Jingnu düşüncelerinden sıyrıldı ve sakince, "Hepiniz burada bekleyebilirsiniz. Ben kendim girerim," dedi.

Fanxing: "Anlaşıldı."

Nangong Jingnu meclis giysisinin uzun kuyruğunu arkasında sürükleyerek Chengchao Sarayı'na girdi. Yolda hiçbir saray hizmetçisine ya da hadıma rastlamamıştı. Anca ana odaya yaklaştığında kapılarda nöbet tutan iki saray hizmetçisi görebildi. Nangong Jingnu'yu gördüklerinde büyük bir telaşla eğildiler, "Bu hizmetçi Majestelerini selamlıyor."

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - II. KısımWhere stories live. Discover now