Bölüm 252: Eğer gitmezsen ölüm bizi ayırana dek seninle kalacağım

62 19 10
                                    

Ç/N: Başlık 沈杰 Shěn jié《绝句 juégōu》 şiirinden kısa bir alıntı.

Gitmez, vazgeçmezsen ölüm bizi ayırana dek seninle kalacağım
Ola ki gidersen, atıp kendimi denize, canıma kıyacağım
Bir tehlike anında olsun canım senin uğruna feda
Turnayı batıya da sürsen, sadakatim sarsılmaz burada

***

"Göğün istemi ve imparatorun buyruğuna kulak verin: ben, güncel raporlardan öğrendim ki Huainan'daki hırsızlar ve haydutlar insanları kandırmış, halkın aklına girmiş, şer maksatlar edinmiş, krallığı tehlikeye sokmak adına anlamsız bir çabaya girmiştir. Ben, bundan derin keder duydum. Çeşitli tavsiyeler sonucu kanunu esneterek bir lütufta bulunmaya, özel bir af çıkarmaya karar getirdim. Çalışma Bakanlığının taş bir plakete oyması için bir imparatorluk fermanı yazdım. Bu taş plaketin gidişi, benim bizzat gitmeme denktir. Bu meselenin ağırlığını göstermek adına özel olarak İmparatorluk Eşi'm Qi Yuanjun'u imparatorluk fermanıyla beraber Huainan'a gidecek denetmen gruba liderlik etmesi için gönderiyorum. İnsanların düşüncelerini dinlemesi, öfkesini yatıştırması, hain ve şeytanları ortadan kaldırması ve adaleti sağlaması için. Bu operasyondaki büyük-küçük her mesele tamamıyla Qi Yan'ın idaresi ve yetkisi altında olacaktır. Qi Yan'a, Huainan'daki yetkililerin ve halkın canları üzerine tam yetki verilişini simgelemesi için imparatorluk kılıcını veriyorum. Meclis yanlış yoldan dönenleri soruşturmayacak, lakin yanlışlarını fark etmeyi reddedenlere elbet yıkıcı hamleler serbest olacak. Bir milyon kişilik muazzam ordu şafakla beraber yola çıkıp gün batımında varacak. Bu olduğunda dört bir yana yüz binlerce ceset serilecek, oluk oluk kan akacaktır. İşte o zaman günah benden gitmiş olur. Herkes ince eleyip sık dokusun! Hepsi bu kadardı."

Qi Yan araçta dikilerek bu imparatorluk emrini sesli bir şekilde okumuştu. Görüş açısındaki herkes yere dizlerinin üzerine çöküp üç defa uzun ömür dileklerini sundu.

Qi Yan İmparatorluk Eşi'ne ait soluk sarı meclis kıyafetini giyiyordu, belinde ise imparatorluk kılıcı vardı. You vilayetinden gelmiş beyaz tilki kürkünden paltosu omuzlarından aşağı sarkıyordu ve siyah saçları başının tepesinde altın ejder-anka kuşu bir meçle düzgünce toplanıp topuz yatay duran metal bir tokayla sabitlenmişti. Hoş ve cesaretli bir görünümü vardı.

Kafilenin en önünde dört kişilik bir araç duruyordu, içinde Nangong Jingnu'nun yazdığı imparatorluk fermanının oyulduğu taş plaket vardı. Bu aracın arkasında ise Qi Yan için tahsis edilmiş iki kişilik at arabası vardı.

Onun arkasındaki araçlar eşlikçi yetkililer içindi, en arkada da yolcu eşyaları duruyordu.

Qi Yan imparatorluk emrini saygıyla kaldırdı, ardından kalabalığa ayağa kalkmasını emretti. Bir kâse şarabı havaya kaldırıp meydana doğru savurdu. Göklere ve yeryüzüne saygısını sunduktan sonra kollarını iki yana açarak bağırdı, "Emredildiği üzere yola çıkıyoruz!"

Nangong Jingnu Qi Yan'ı uğurlamaya gelmemişti. Bir yandan çift daha yeni bir münakaşa yaşadığı içindi, diğer yandan Qi Yan da Nangong Jingnu'nun güvenliği için endişe duyuyordu. Her ne kadar başkent şu an oldukça sakin olsa da sinsi sinsi dolaşan suikastçıların olup olmadığını kimse bilemezdi. O yüzden ikisinin arasında bir kez daha sözsüz bir anlaşma yapılmıştı. Biri yanına gelmesini istememiş, diğeri de yanına gitmemişti.

Bu esnada Nangong Jingnu her zamankinin aksine, meclis toplantısına katılmamıştı. Bir kereliğine meclisi durdurmuş ve sarayların güneyine gidip yüksekteki bir seyir noktasına çıkmıştı. Yalnızca kafilenin uzaklaşıp kaybolan bayraklarını görebilmişti.

Qi Yan gong sesiyle yolun açtırılmasını emretmiş ve yol boyunca bağırması için özel olarak gür sesli birkaç kişi seçmişti: "Majestelerinin lütfu yücedir; Majesteleri halkının fikirlerine kulak verip bizzat bir imparatorluk fermanı çıkararak Huainan güruhuna af çıkardı!"

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - II. KısımWhere stories live. Discover now