Bölüm 237: İlahi cezadan ne saklanacak ne de kaçacak yer var

68 25 11
                                    

Bu esnada, Xiao-Die'nin kaldığı ufak avlunun ana odasının içinde, Nangong kardeşler onlara kıyasla çok daha sessizdi. İkisi de bir şeyi bekliyormuş gibi görünüyordu ve neredeyse hiç konuşma dönmüyordu.

Nangong Jingnu Nangong Shunu'ya tek bir cümle söylemişti: "Er-jie, Qi Yan bunun Xiao-Die'yi son görüşü olacağını söyledi."

Daha fazla dayanamayacak hale gelen ilk kişi Nangong Jingnu oldu. Odadaki kum saatine bir bakış attı. Daha sadece bir saat geçmişti, fakat upuzun bir süre geçmiş gibi hissediyordu.

Nangong Jingnu: "Er-jie, Xiao-Die neden... sana bir hançer sapladı ki?"

Nangong Shunu sessizce, "Bu mesele için sen de da-jie de Xiao-Die'yi haksız yere suçladınız. Hançeri kendime saplayan sahiden bendim. Baihe da ben de yalan söylemedik," diye yanıtladı.

Nangong Jingnu şaşkınlık içinde, "Neden?" dedi.

Nangong Shunu: "O zaman dilimi çok uzamıştı. Sanki Xiao-Die birdenbire başka birine dönüşmüş gibiydi. Her gün kendini odasına kapatıyordu ve hiç kimseyle konuşmuyordu. Beni görmeye de yanaşmıyordu. Birçok yol denedim, bunlara Qi Yan'ı buraya getirmen için sana yalvardığım o sefer de dahil. Ama hiçbiri işe yaramadı."

Nangong Jingnu'nun nefesi kesildi, "Yoksa... Er-jie, bu bir 'kendi kendine acı çektirme hilesi' miydi?"

Nangong Shunu gülse mi ağlasa mı bilemiyordu. Şu şekilde yanıtladı, "Öyle de denebilir, ama aslında önceden planladığım bir şey değildi. Yanlışlıkla başarıya ulaşmak desek daha doğru olur."

Afallayan Nangong Jingnu öylece Nangong Shunu'ya baktı: bu kaza er-jie'yi az kalsın hayatından ediyordu. Eğer saraylarda bin yıllık kar ginseng'i olmasaydı, ya da İmparator babası kar ginseng'ini bitirmiş olsaydı er-jie'den sonsuza kadar ayrı düşebilirdi.

Nangong Jingnu: "Değdi mi peki?"

Nangong Shunu düşünmeye gerek bile duymadan, "Değdi," dedi.

Bir an duraklamanın ardından Nangong Shunu devam etti, "Rezil biri olduğum söylense de kabul, kendimi alçalttığım söylense de. Bu hayatımın... ilk yirmi yılını kendi kutumun içerisinde geçirdim. Sürekli doğduğum statüyü, ayrıcalıklı olmayan annemi ve İmparator babamın bana düşkün olmayışını aklımda tuttum... Giderek daha da silik bir hayat yaşamaya başladım. Bin defa olsa yine o insanla evlenmek istemezdim ama, evlendim. Açık bir biçimde sarayların dışındaki özgürlüğü düşlüyordum fakat evlendiğimden beri bir daha asla kılık değiştirerek dışarı çıkmadım... Ta ki bir insanla karşılaşıp akılalmaz bir şey yapana dek."

Nangong Jingnu: "Xiao-Die'yi mi kastediyorsun?"

Nangong Shunu başını iki yana salladı. Jiya'nın görünüşü, bir hayal gibi kısa süreliğine, gözlerinin önünde parladı.

Daha geçen gün yaşanmış gibi gelen o şey, çoktan geçmişte kalmıştı.

Her ne kadar Nangong Shunu Jiya'yı sevmiş olmasa da, ona değişik bir şeyler gösterenin Jiya'nın çılgınlığı ve ona cesareti öğretenin Jiya olduğunu inkar edemezdi.

Nangong Shunu Jiya'nın bazı yöntemlerine katılmasa da, kendisine kadınların hayatına dair farklı bir yol gösterilmişti.

Nangong Shunu devam etti, "Ve sonra, Xiao-Die ile karşılaştım. Hayatımın en karanlık dönemlerinden biriydi. Xiao-Die nezaketiyle kalbimdeki yarayı iyileştirdi ve zamanla kalbimde kendine yer edindi. Onun iyi yürekliliği... çok özeldir. Tam olarak tarif etmemin imkansız olduğu bir nitelik. Ben Xiao-Die'den... insan doğasının en temiz yanını gördüm, ben..."

Clear and Muddy Loss of Love [GL] - II. KısımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin