I. KISIM / 3. Ben, Kendim ve Valizlerim

12.5K 721 8
                                    


1. GÜN

Beş yıldızlı otelin adı "Derin Mavi"ydi. Yazgı şu anda lobideydi ve giriş yapmak üzereydi: "Ben, kendim ve valizlerim," diye iç geçirerek cevapladı resepsiyonistin sorusunu.

Kahraman, beklenen misafirin geldiğini haber alır almaz, o tarafa seyirtmiş ancak vaktinde yetişememişti.

"Tamam Zehra, Hanımefendi bizim konuğumuz kayıt almana gerek yok," diyerek neredeyse balıklama daldı konuşmanın ortasına.

Bu gürlemeyle irkilen genç kadın, sesin sahibini görmek üzere arkasını döndü. Karşılaştığı manzara epey etkileyiciydi. Tepesinde, kendisinden en az 20 santim uzun, kaslı ve sportmen yapılı, muhtemelen 30'lu yaşlarının ortalarında bir erkek dikilmekteydi. Deniz ve güneşle harmanlanmış açıklı koyulu kumral saçlarıyla sarımtırak ışıltıların içinde oynaştığı çentikli kahve rengi gözleri  çehresine gizemli ve çekici bir hava veriyordu. Yazgı, nefesini tuttu, sanki vücudunun tamamı dev bir mıknatısa dönmüş, erkeğe doğru çekilmeye başlamıştı. "Ben ölürüm bu gözler için," diye geçirdi içinden. "Allah muhafaza!"  diye itiraz etti şiddetle buna mukabil zihnindeki ses.

Kahraman ise muhataplık kurabilmek için başını biraz eğmek ve bakışlarını da genç kadınınkilere sabitlemek durumunda kalmıştı. Dupduru bakan parlak mavi gözler içine işlemiş, sanki kalbini ortasından yarıp geçmişti. "Ne kadar derin, ne kadar mavi," diye düşündü. Gözlerin sahibi tıpkı Otelinin adı gibi Derin Mavi  bakıyordu. Saniyenin onda biri kadar süren o an içinde, beyaz bir ten, sarı saçlar, narin ve orantılı bir beden varlığını bütüncül şekilde kendisine sunuvermişti. Ruhunu ve bedenini dolduran yoğun duyguları derhal geldikleri yere kovalayarak, akıl ve mantığını tekrar göreve çağırdı genç adam. Az önce kapıldığı girdaba hiç girmemiş gibi resmi ve katı bir şekilde:

"Hoşgeldiniz," dedi. "Ben Kahraman."

"Yazgı," diyerek cevapladı ve kendisine uzatılan eli sıktı genç kadın.

"Kalacağınız yeri göstereyim, en üst katın tamamını sizin için kapattık."

Yazgı, başını sallamakla yetindi. Şaşkın ya da tedirgin değildi, aksine bu tür muameleye alışık görünüyor, hatta bekliyor gibiydi. Kahraman, yirmili yaşlarının ortasında bulunduğunu tahmin ettiği genç kadının sükûnet ve ağırbaşlı duruşundan hayli önemli bir aileye mensup olduğu sonucuna varmıştı. Bu çıkarımla araya koyduğu görünmez mesafeyi iyice açtı.

****

Sabah büyük koşturmacalarla İstanbul'da başlayan seyahat, en nihayet Marmaris'in en gözde otellerinden birindeki odasında sona ermişti. Valizlerini boşaltıp, yerleştirdikten sonra, ne kadar yorulduğunu duyumsadı Yazgı. Ancak henüz işi bitmemişti, otel sahibiyle özel bir görüşme yapması, kendisine verilen emanetleri yerine ulaştırması gerekiyordu.

Kahraman'la tekrar karşılaşma ihtimali kalp atışlarını hızlandırmıştı.

"Şu andaki en son ihtiyacın, aşık olmak!" diye uyardı zihnindeki ses.

"Sen kendi işine bak," diye azarladı onu. Yine de içinde bulunduğu tehlikeli ve kaotik durum yüzünden doğru söylediğini kabul etmek zorunda kaldı. Asabı bozuldu.

"Benim işim sensin," diye vızıldadı aynı ses.

****

"Kahraman Bey, Yazgı Hanım sizinle görüşmek istiyor," diye haber verdi Sekreter.

Canı sıkıldı genç adamın, saatlerdir masa başında bir sürü abuk-subuk kâğıt işiyle uğraşmaktan bunalmıştı ve tam da paydos etmeye karar vermişti. Ancak, ağır misafirini de geri çeviremezdi.

"Buyursunlar," dedi sinirle.


4. Bölüm: Emanetler


Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




DERİN MAVİ AŞKWhere stories live. Discover now