I. KISIM / 34. Aşk ile İmtihan Edilenler

4.4K 329 39
                                    

Son bir kaç defadır anlamsızca aklına düşüyordu Erzin. İşte şimdi de güvertede oturmuş gün batımını izlerken yine onu düşünmekteydi... 

"Korkma," diye fısıldadı delikanlı genç kıza, "kurtaracağım seni buradan." (*)

Akşamdan beri alıkonduğu barakanın kapısından Erzin'in girmesiyle, içinde debelenip durduğu kâbus biraz hafiflemişti Yazgı'nın. Kendisini hızla o  tanıdık güvenli kollara atmış, epeyce ağlamıştı. Gözyaşları durulur gibi olduğunda delikanlı konuşmaya başlamıştı:

"İyigün," demişti, "fazla vaktimiz yok. Lütfen sakin..."

Genç kız da: "Senin ne işin var burada? Kim bu adamlar? Niye beni tutuyorlar?" diye burnunu çeke çeke sıralamıştı sorularını. 

Erzin bir an, kısacık bir an duraksadı. Neyi nasıl söyleyeceğini tarttı, sonrasında bir şey saklamanın kimseye fayda vermeyeceğini düşündüğünden gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmaya karar verdi. 

"Dinle," dedi. "Seni Seyyan kaçırtmış."

"Ne! Neden?" 

"Çünkü bizi kıskanıyormuş... Çünkü bana aşıkmış...."

İyigün'ün gözleri faltaşı gibi açılmış, söylenenleri idrak etmeye çalışıyordu şimdi: "Beni kaçırtan Seyyan. Çünkü bizi kıskanıyormuş, çünkü sana aşıkmış..." diye tane tane tekrarladı. Bunları kendi sesinden de duyarsa daha kolay inanabileceğini sanıyordu belki. Sığındığı kollardan azıcık geriye çekilerek, delikanlının o çok sevdiği gözlerine baktı doğru mu söylüyor ya da doğru mu duydu anlamak için. 

"İyi de," diye sordu inanır gibi olduğunda, "niye beni kaçırmışlar o zaman, sen dururken?"

Söyledikleri kulağından beynine yankılandığında, mahcubiyetle kızarmış ve telâşla eklemişti: "Yani... tabii seni de kaçırmasınlar ama... çok saçma değil mi bunlar?" 

Onun haline aldıracak değildi delikanlı, zira söyleyecekleri henüz bitmemişti: "Saçma tabii..." diye onayladı yine de. "Seyyan o salak aklıyla, seni babasının adamlarına kaçırtmış, çünkü seni bana hediye etmek niyetindeymiş..."

"Ne?"  

"Evet, evet." diye hızlıca devam etti Erzin, bir an önce her şeyi anlatıp esas konuya gelmek istiyordu. "İşte seni bana verince... ya da neyse getirince ben seninle birlikte olacakmışım... hevesimi alacakmışım. Sonra da bana en uygun kişinin aslında Seyyan olduğunu anlayıp, onu seçecekmişim! Zira geri zekâlıya göre ben de zaten ona aşıkmışım da farkında değilmişim." 

Sapıkça hislere esir tutulu hastalıklı bir zihnin kurduğu kötücül tuzak daha hafif nasıl açıklanabilirdi bilemiyordu delikanlı, hele ki o aşağılık serserinin İyigün'le ilgili plânlarından bahsederken kullandığı pis kelimeler hâlâ kulaklarında çınlarken. 

Genç kız yutkunmaktan başka  tepki gösteremedi: "Ne yapacağız peki?" diye fısıldadı.

"Korkma kurtaracağım seni buradan," dedi delikanlı. "Bir plânım var."

"Durmuş Bey'le konuştum!" diye gürleyen Kahraman'ın yanına oturmasıyla geçmişten bu güne sert bir dönüş yaptı genç kadın.

Zihnindeki  kötü anıları kovmak istercesine gözlerini kırpıştırdı: "Ne dedi?" diye sordu.

Bakışları ufka çevrildiğinden ondaki dalgalanmaların farkına varmamış genç adamsa kısaca cevapladı: "Oluru var!"

Yazgı tam da o anda Erzin'in durup durup neden aklına geldiğini anlayıverdi. Nasıl ki 15'inde hayatını Erzin kurtarmıştı, on sene sonra 25'inde bu defa onu kurtaracak kişi Kahraman'dı.

DERİN MAVİ AŞKWhere stories live. Discover now