I. KISIM / 6. Ya Benimsin Ya Kara Toprağın!

10.1K 610 13
                                    

2. Gün


Kahraman bütün gece uyumamıştı. Yazgı'yı neredeyse zorla odasına göndermiş, akabinde otelin biraz arkasında bulunan, bir tür saray yavrusu görünümündeki villasına gitmişti. Fakat uyku tutmamış, sabaha kadar kâh yatakta dönmüş dolanmış, kâh balkonda, bahçede dolaşıp durmuştu. Yemekte konuşulanlar, özellikle de genç kadının söyledikleri içine bir değil bin kurt düşürmüştü. Başına bir şey gelmesi ya da onu yeteri kadar koruyamaması demek, kendi sonunu da beraberinde getirirdi.

İçten içe tek endişesinin bu olmadığını da duyumsuyordu aslında. Yeni tanıdığı genç kadın 24 saat geçmeden ruhunun derinliklerine nüfuz etmeye başlamıştı -ki bundan hiç memnun değildi. Duygusal dalgalanmalarını tekrar alaşağı etti, zihninin kontrolünü ele geçirdi, sertçe kendisini uyardı. Bu meseleden yüzünün akıyla çıkması işini iyi yapmasına bağlıydı, bu maksatla aklını hâkim kılmalıydı. Yaptığı işte duygulara yer yoktu.

Önceki akşamdan beri kendisiyle kavga etmekten iyice gerilmiş ve neredeyse delirmiş halde fırtına gibi otelin lobisine daldı Kahraman Soylukan, hızla ofisine geçerek telefona sarıldı. Yazgı'nın otele girişine ilişkin izleri silmeli, yok etmeliydi.

"Gonca," dedi otel müdiresine, "derhal odama gel."

***

Gonca Tekin, kırk dakikadır ağzı açık patronunu dinliyor, söylediklerini not alıyordu. Senelerdir birlikte çalışan ikili, kimleri kimleri burada ağırlamış, ne badireler atlatmışlardı. İlk defadır, onu böylesi asabi, gergin ve sağ duyusunu yitirmiş görüyordu.

"Kahraman," diye müdahale etti en nihayetinde "Yazgı Kozan'ın otelde konakladığını gösterir en ufak bir kayıt yok sistemde,  bizzat ben kontrol ettim. Dün resepsiyonda karşılaştığınızda henüz gelmiş ve kayıt girilememiş, endişelenme. Bundan başka rutin tedbirlerimizi zaten aldık. Dediğin gibi bu günden itibaren, kendisi otelden ayrılana kadar başka rezervasyon ve giriş yapmayacağız. Oteli %100 dolu, göstereceğiz. " Son cümlesi canını sıksa da uğrayacakları zararın telâfi edileceğini biliyordu genç Müdire.  

Kahraman, başkasının sesinden dinleyince, tedbirlerin sağlamlığına kani olmuş ve biraz rahatlamıştı. En nihayet sakinleşerek, koltuğuna yaslandı: " Teşekkür ederim. Şimdilik bu kadar," diyerek görüşmeyi sonlandırdı.

Gonca, odadan çıkarken, yeni müşteriyi merak etti. Patronunu bu derece teyakkuza geçirmeyi başaran kimdi, nasıl biriydi? Adamı tanımasa, titizliğini ve profesyonelliğini bilmese, neredeyse kadın için endişelendiğine, hatta ve hatta belki de ona karşı bazı duygular beslediğine kalıbını bile basabilirdi! Yok canım, o kadar da değildi!

Peki ya o kadarsa? Bu fikir aklına, Yasemin'i getirdi ve kocaman bir kahkaha attırdı! 

Koridorda odasına doğru ilerlerken onu gören personel, Gonca'nın kendi kendisine konuştuğunu ve güldüğünü fısıldadı birbirine.

Otel'de her zamanki gibi bir şeyler dönüyordu.

***

Yazgı, güne keyifsiz uyandı. Ömrü boyunca çeşitli defalar yaşadığı kaçma-kovalama durumları ruhunu yoruyordu artık. Peşinde yine biri vardı ve onu doğrudan hedef almıştı.

"Ne derler bilirsin: Ya benimsin, ya kara toprağın!"

Bir keresinde böyle söylemişti. Bu cümlelerin ardından attığı sinir bozucu kahkaha hâlâ kulaklarındaydı ve hatırladıkça ürpertiyordu.

Üstündeki olumsuz havayı dağıtmak ve kendine gelmek için kahvaltısını odasında yapmak yerine havuz başına inmeye karar verdi. Dün akşam oturduğu taraf hoşuna gitmişti, güneşten korunaklı ve gölgede olmasını umarak hazırlandı.

DERİN MAVİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin