II. KISIM / 3. Youtube'da Bul Beni

3.6K 289 18
                                    

"Hastanın," dedi doktor karşısındaki kalabalık yüzünden tedirgindi, "vücudundan beş kurşun çıkardık. Bunun yanı sıra biri şakağını, en az üç kurşun da çeşitli yerlerini sıyırıp geçerek hasar vermiş. Yine şanslıymış ki, hayati organlarında zarar yok. Ancak çok fazla kan kaybetmiş." 

Nesli Han, duyduklarıyla geriye doğru sendeledi, Kahraman kolundan yakaladı, aynı anda da:  "Durumu nedir?" diye sordu duyulur duyulmaz.

Doktor, etrafını sarmış gruba şöyle göz gezdirdi, derin nefes aldı: "Kritik... Fazlasıyla... Biz elimizden geleni yaptık, onu ameliyattan sağ çıkardık. Bundan sonrası biraz bünyesine, biraz da Allah'a kalmış," diye açıkladı, duraksadı ardından son sözlerini söyledi: "Yoğun bakıma alacağız... İlk 24 saat çok önemli... Eğer çıkarırsa umut besleyebiliriz... Geçmiş olsun..." 

Söylenenler şok etkisi yaratmıştı. İki doktor, sessiz ve ağır adımlarla donmuş bedenlerin arasından süzülerek terk ettiler ortamı. 

Omzunu kavrayan elle irkildi o sırada Gonca, Cihan Başkomiser tepesinde belirmişti. 

"Son günlerde seni sürekli kriminal olayların ortasında buluyorum," dedi adam hoşnutsuz bir tonda. Kırıkça gülümsedi kadın, lâf yarıştıracak halde değildi zira. 

"Anlat!" diye kısaca komut verdi Cihan, onu çektiği kuytuda.

"Anlatamam," dedi netlikle Gonca. "Çünkü bilmiyorum. Onlar Kahraman'ın ailesinin otelindeydiler. Orada saldırıya uğramışlar, haberi geldi."

Başkomiser yorum yapmaksızın gözlerini karşısındaki zümrüt yeşili gözlere dikti bir süre. Söylenenlerdeki doğruluğu onlardaki üzüntüde ve yıkılmışlıkta gördü: "Tamam o halde," diyerek gösterdi itimadını. "Ben Kahraman'ı alayım."

"Lütfen Cihan. Şimdi değil." Gayr-i ihtiyari adamın kolunu tutmuştu kadın.

"Ne demek, şimdi değil? İki kişinin yaralandığı bir çatışma söz konusu, etrafa kurşun yağdırmışlar resmen. Silâh çekenlerden biri de Kahraman."

"Ama o da saldırıya uğradı. Ayrıca içerideki kadın..." durdu yutkundu Gonca: "onun... sevgilisi..."İnatla yukarı diktiği çenesinden başkomiserin durumu tarttığını anlamıştı. "Lütfen," diye ısrar etti yeniden. "Götürme onu. Başka yolunu bul."

Cihan çoktan kararını vermişti zaten: "Tamam," diye homurdandı. "Bakacağım... Bu arada sen yine de avukatınızı ara..."

Rahatlayan kadın tuttuğu soluğunu salıverdi. Tanıdık bu jestle eskilere dönüveren adamsa onu göğsüne doğru çekerek kollarıyla sarmaladı. Geçmişin teselli veren aşinalığında öylece tutundular birbirlerine. Belki sardılar yaralarını, belki onardılar kırık yüreklerini.

"Üzülme artık, halledeceğim ben," dedi nihayet serbest bıraktığı kızıla başkomiser.

"Teşekkür ederim," diye karşılık verdi Gonca da, çok daha fazlasını söylemekteydi aslında.  

Ve Rezzak. Uzaktan uzağa izlemeden duramadığı bu manzara karşısında yandı da yandı. Yandı da yandı.

****

Saatlerdir yoğun bakım katındaydılar, dakikaları sayarak ve geride kalan her anı kâr bilerek. Hüzün ve gözyaşıyla harmanlanmış korkular, endişeler hatta pişmanlıklar tırpanlaya tırpanlaya harman yerine çevirmişti zihnini Kahraman'ın.  Bir ara yanına Cihan gelmiş, bir şeyler sormuş, hayalle gerçek arasındaki o kayıp noktadan ne cevaplar verdiyse artık fazla uzatmadan çekip gitmişti. 

"Geçmiş olsun." 

Duyduğu sesle yerinden sıçradı âdeta ve: "İnşallah," diye karşılık verdi yavaşça yanına ilişen kadına. "Ne zaman döndün sen?"

DERİN MAVİ AŞKWhere stories live. Discover now