I. KISIM/ 16. Melekler ve Şeytanlar

5.8K 450 17
                                    

Cep telefonunun sesi Yazgı'yı uykunun derin kuyusundan çekip aldı, yastığın üstüne bıraktı. Mahmur mahmur gerindi ve sabırla devam eden çağrıyı cevapladı.

"Merhaba," dedi tedirgin bir erkek, "neredesin?"

"Odamda, uyumuş kalmışım." 

"Affedersin..." Ses duraksadı, "Rahatsız ettim galiba?"

"Hayır, önemli değil!" İyi de kiminle konuşuyordu? Bir türlü ayılamamıştı genç kadın. Durumu anlamışçasına karşı taraf kendisini tanıtmak ihtiyacı hissetti.

"Kahraman ben."

"Evet tabii."

"Uyansan mı artık?" diye hafiften azarladı Zihni genç kadını. 

"Ya kusura bakma, Emrecan seninle mi diye soracaktım da."

Küçük oğlanın isminin dile gelmesiyle bütün uyuşukluğundan sıyrılıverdi Yazgı:

"Hayır. Dünden beri görmedim. Kayıp mı yoksa?" Endişelenmişti. 

Kahraman bezginlikle içini çekti: 

"Umarım değildir," bir an kararsız kalsa da açıklamayı sürdürdü: "Sabah kahvaltıdan sonra havuz başına geldi, seni görmek istedi. İzin vermeyince bozuldu biraz. Şimdi de hiç bir yerde bulamıyoruz. Belki yanına gelmiştir diye düşündüm."

Duyduklarıyla benliği tamamen geri dönen genç kadın: "Nerede olabilir ki?" diye sordu, söylenir gibiydi.  

"Her yerde..." diye mukabele etti benzer durumdaki Kahraman sıkılı dişlerinin arasından.

"Geliyorum," dedi yataktan hızla fırlayan Yazgı ve başka şey söylemeksizin çağrıyı sonlandırdı.

***

Yasemin, küskünce kumları eşeleyen Emrecan'ın yanına yaklaştı sinsi sinsi. Az önce isteğini reddeden babasıyla fena kapışmıştı. Çocuk Yazgı'nın yanına gitmek istemiş, adamsa onun odasına çıktığını söyleyerek izin vermemişti. 

Gizlemeye gerek görmeksizin kulak kabarttığı konuşmalardan faydalı bilgiler ve çıkarımlar edinmişti. Örneğin o münasebetsizin adını, otele yakın zamanda giriş yaptığını öğrenmişti. Diğer taraftan kadının baba-oğul her iki erkek için farklı açılardan önem arz ettiğini gördüğünden daha fazla bilgi açlığına kapılmıştı.  Babasını konuşturmak elbette imkânsızdı, bu yüzden pençelerini oğluna geçirmeye karar vermişti. Hem zaten sekiz yaşındaki bir çocuğun ağzından lâf almak ne kadar zor olabilirdi ki?

"Ne haber Emrecan?" diyerek güçlükle kumlara, oğlanın yanına çöreklendi. 

Çocuk durumdan hiç hoşnut kalmamıştı, ancak aldığı terbiye hayli kuvvetliydi ki her türlü terslenme isteğini bastırarak kısaca:  

"İyi," diye cevapladı soruyu.

"Ee, ne yapıyorsun?" 

"Hiç."

"Canın sıkılmadı mı bu hiçten?"

"Sıkıldı." 

Emrecan giderek huysuzlandığını hissediyordu, içinde uyanmaya başlayan bir dürtü, kadını tepesinden aşağı kumlara bulamaya davet etmeye başlamıştı onu. Tam o sırada Yasemin'in yaptığı beklenmedik teklif olayın seyrini tamamen değiştirdi. 

"Beraber bir şeyler yapalım mı?"

"Ne gibi?"

"Sen ne istersen."

"Ben ne istersem?"

"Aynen sen ne istersen!" 

Çocuğun zihni bir anda deli gibi çalışmaya, gözleri parlamaya başladı. Kadının hesabı belliydi fakat asıl şimdi Emrecan hesap yapmaktaydı. 

DERİN MAVİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin