I. KISIM / 22. İyigün

5.8K 388 9
                                    


"Bu çocuğu doğuracağım!" diye kararlılıkla yineledi genç kadın oturduğu koltukta.

Adam salonu bir kez daha baştan başa geçtikten sonra derin bir nefes aldı ve olabildiğince sakin şöyle söyledi: "Bak Nesli Han, ben evliyim, karımdan boşanmak ve seninle evlenmek gibi bir niyette değilim."

Kadın, bu sözler üzerine yerinden kalkarak adama yaklaştı, bedenini bedenine dayadı, gözlerini gözlerine dikti ve cevapladı: "Bak Altın! Karından boşanarak benimle evlenmen gibi bir beklentim asla olmadı, bundan sonra da olmayacak!"

"Ama bu çocuk..."

"Bu çocuk ikimizin, eğer istersen..."  duraksadı, derin nefes aldı ve devam etti kadın: "İstemezsen de sadece benim."

Adam kollarındaki narin varlığı, ne söyleyeceğini bilemeyerek süzdü. Hayatına girdiği günden bu yana geçen şu üç yılda onu hep şaşırtmış, hep kendisine hayran bırakmıştı. Kara gözleri deli mavilere dalarken, artık itiraz edemeyerek: "Ne istediğini bilmiyorsun, ne zorluklar yaşayacağını bilmiyorsun," diye fısıldadı.

"Ne istediğimi gayet iyi biliyorum! Zorluk kısmına gelince... göreceğiz," dedi genç kadın aşkla kendisini erkeğe sunarken.

Tam da bu sırada: "Abla," diyerek anılar dünyasından gerçek dünyaya davet eden sesi duyuldu Kahraman'ın, "bu kız uyudu galiba."

"Benim küçük Kahraman'ım, sen olmasan ne yapardım ben?" dedi genç kadın minik bebeği  yerine yatırırken.

Çocuğun usulca odadan çıktığını fark etmemişti.

****

Denizde yıkanan ay ışığının vurduğu yarı karanlık kumsalda yürüyen ikilinin neşeli gülüşmeleri yankılandı gökyüzüne doğru. Epey vakittir Kahraman çocukluk anılarını ve yaramazlıklarını anlatmaktaydı.

"Hep merak etmişimdir," dedi Yazgı nefesini düzenleyerek, durgunlaşmıştı, "anne-baba-çocuk aynı evde yaşamak nasıldır diye."

Genç kadının gayr-ı meşru doğumuna yakın tanıklığı sabah yaşananlarla ortaya çıkan Kahraman ne cevap vereceğini bilemedi: "Harikadır."

Dilinden dökülen o bir kelimeyle büyük pişmanlık sararken içini: "Hay senin diline!" diye köpürdü içinden.

Yazgı onun verdiği iç savaşı sezmişti. Gülümsedi ve teselli edilmesi kendisi değilmişçesine erkeğin gafını görmezden geldi: "Muhakkak," dedi. 

"Babanla görüşüyor musunuz?" Kahraman merakına yenik düşmüştü, hem kendisine sövüyor, hem cevabı duymak istiyordu.  

"Evet," diye cevapladı genç kadın, erkeğin hali onu eğlendirmişti, ancak yine durgunlaştı.

Böylece dalga sesleriyle dolup taşan derin bir sessizlik sardı geceyi. Genç adam söylediklerinden ve sorduklarından pişmanlık duyuyor, kadın ise ona bir şeyler anlatma borcu hissediyor ama nereden başlayacağını bilemiyordu. Kıyı boyunca ilerlediler, yerlerinde kalma talimatı alan korumalar geride karanlıklara karışmıştı artık.

"Babam her zaman hayatımızın içindedir. Elbette ki alışılmışın dışında bir şekilde. Yaşantımızdaki garipliği ilk kez fark ettiğimde ilkokul ikinci sınıftaydım sanırım. Diğerlerinin babaları anneleriyle gelip gidiyordu veli toplantılarına, törenlere veya karne günlerine. Oysa ki, benim babam arada sırada gecenin geç saatinde gelir, çoğunlukla beni en derin uykumdan uyandırır, öper koklar ve tekrar yatağıma yatırırdı. Ertesi gün kalktığımda asla evde olmazdı. Pazar sabahları hiç birlikte kahvaltı etmedik meselâ ya da ne bileyim beni okuldan almaya gelmedi bir defa bile."

DERİN MAVİ AŞKWhere stories live. Discover now