I. KISIM / 38. İlişki

4.8K 347 19
                                    

7. Gün

Tatlı heyecanlarla güne içi kıpır kıpır uyandı Yazgı. Birden fazla gerekçesi vardı bunun için. Öncelikle annesi ve abilerinin Marmaris'te bulunduğu haberini almıştı. Geldiğinden beridir yakasını bırakmayan yalnızlık duygusu bu bilgiyle karanlıklara karışmış, yerini bir güven ve emniyet hissine bırakmıştı. Ayrıca önceki gece yaşadıkları da vardı. Kahraman yaptıklarıyla gönlünü fethetmiş, söyledikleriyle aklını almış, her hareketiyle ruhuna dokunmuştu. Çok uzun zamandır ilk defa geleceğe dair ümide kapılmıştı. Kendisini neler beklediği ya da genç adamla şansının nasıl gideceği hakkında net fikri yoktu. Ama deneyecek ve görecekti. Ayrıca bu sabah, evet şimdi, şu anda, şu dakikada içindeki bir ses her şeyin yoluna gireceğini ve Erdem Mahmudî'nin sonsuza dek hayatından defolup gideceğini söylüyordu. Genç kadın tüm kalbiyle bu sese itibar ederek yataktan kalktı.

"Ben söylesem, inanmazsın, ama..." diye sitem etti Zihni. Belli ki kıskanmıştı!

****

Aynı dakikalarda Kahraman da kamarasında tıraş olmaktaydı. Suyla iyice duruladığı yüzünü incelerken aynada diğer yandan da ıslık çalıyordu. Gözleri aksinin gülen gözlerine takılınca duraksadı, mutluluk benzeri bir hissin yokladığını fark etti gönlünü ve ruhunu hafiften. Denemek ve neler olacağını görmek için izin verecekti kendisine. Dün gece o masada Yazgı'nın geçmişine ilişkin anlattıklarını dinlerken bu niyete varmıştı. Onu dinlerken, en az kendisi kadar yaralı ve yalnız bir ruhla karşılaştığını anlamıştı. Aralarında kurduğu benzerlik ikisinin de sevgiye ve aşka ne kadar susadığını fark etmesini sağlamıştı.

Kesin kararını vermişti, artık kaçmayacaktı Kahraman ve delicesine çekildiği bu derin mavi gözlü kadınla gidebildiği kadar gidecekti.

Ayrıca sabah uyandığından beridir içindeki bir his, başlarındaki Mahmudî belâsının çok yakında defedileceğini söyleyip duruyordu. Her nedense bundan emindi genç adam.

****

Nefes'er villalara özel küçük plâjda bir palmiyenin altında oturuyor, düşünüp duruyordu. Önceki gece annesinin verdiği dosyayı incelemesi dakikasını almamış, buna mukabil gördükleri ve okuduklarının kötülüğü, korkunçluğu ve iğrençliği karşısında sabaha kadar gözünü kırpmamıştı.  Bir insan, bir erkek nasıl böylesi kötü ve hatta sadist olabilirdi? Sevgililerine dolayısıyla Yazgı'ya da yaptıklarına inanmakta hâlâ güçlük çekiyordu. Orada yazılanlara sanki kendisi de mâruz kalmış gibi yüreği sancıyordu. 

Ruh hali kahvaltıdan sonra da düzelmemekte ısrar edince yüzmek iyi gelir umuduyla kumsala inmişti. Fakat ne yazık ki, hiç fayda görmemişti, aklında bin bir şüphe, içinde bin bir endişe, oturduğu hasırın üstünde kumları eşeliyor, değil yüzmek denize ayaklarını sokmaya bile yeltenemiyordu.  

Dalgın dalgın kumları avuçlamayı sürdürürken, sevimsiz düşünceler de arsızlıklarıyla beyninde cirit atmaktaydılar. Adamın adının Erdem olması başlı başına bir meseleydi örneğin. Onun ikinci adı da Erdem'di ve bunda -annesinin iddiasının aksine- tesadüften öte  şeyler seziyordu.

Annesinin ailesini hiç tanımamakla birlikte, her nedense kız çocuklarına bir de erkek ismi konduğunu, bunun da genellikle kan bağı bulunan birinden alındığını bilmesi aklını karıştırıyordu. Bundan başka fark ettiği bazı benzerlikler vardı ki iyice canını sıkıyordu. Adam da o da dahi sınıfında, ayrıca bilgi ve bilişim teknolojilerine meraklıydılar. Genç kız da tıpkı diğeri gibi ileri düzey kodlamalar ve kriptoloji üstünde çalışıyordu.

Mümkün müydü? Erdem Mahmudî'yle aralarında bir bağ bulunması mümkün müydü? Akrabası, kuzeni ya da.... Evet işte bu ihtimal içini oyuyordu geceden beri, babası evet, evet öldüğünü söyledikleri babası olabilir miydi? Nefes'er'in hiç tanımadığı, ona hiç anlatılmayan, baba aslında hayatta olup bizzat bu nefretlik adam olabilir miydi?

DERİN MAVİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin