I. KISIM/ 12. Pişmanlıklar, Pişmanlıklar

6.5K 459 3
                                    

Kahraman'ın gidişiyle birlikte  Yazgı'nın beyninin içinde feryatlar yükselmeye başladı. Zihni soluk almadan bağırıyor, çağırıyor ve söyleniyordu:

"Ne yaptın sen! Delirdin mi? Yoksa zaten deli misin? Nasıl böyle davranırsın? Hiç mi akıllanmadın!"

"Allah aşkına sus!" diye haşladı onu genç kadın. Ama içten içe o kadar iyi biliyordu ki haklı olduğunu! Bu yükle ayakta duramamış salonun ortasında yere çöküp kalmıştı.

Ah, akılsız, ah! Her şeyi son saniyeye kadar idare etmeyi başarmışken, tam adam çıkıp gitmek üzereyken, dudaklarına yapışmanın ne alemi vardı! Fakat o da dünden razıymış! Neyse ki daha ötesine geçmemişlerdi, yoksa her şey iyice arap saçına dönecekti. 

"Hah," dedi öfkeyle Zihni, "şimdi dönmedi öyle mi!  Nasıl çıkacaksın bakalım bu işin içinden! Daha iki gündür tanıdığın adamla...."

Genç kadın kulaklarını tıkadı, elbette fayda etmedi. Zihni, beyninin en hakim noktasına çöreklenmiş konuşuyor ha konuşuyordu. Üstelik dibine kadar, köküne kadar haklıydı. Hani yeniden başlayacaktı, hani hayatını düzene koyacaktı. Ne olmuştu şimdi?

"Böyle bir adamla karşılaşacağımı nereden bilebilirdim?" diyerek mâzur göstermeye çalıştı hatasını.

"Marifet böylesiyle karşılaştığında doğru durmakta zaten!" diye iyice azarladı onu Zihni. Kelimenin tam anlamıyla köpürmüştü: "İşler daha fena sarpa sarmadan, kendine gel! O kaybettiğin aklını başına al! Yarın sabahtan itibaren, davranışlarına çeki düzen ver. Adamla arana mesafe koy. Bu gece yaşananları unut ve unuttur!"

Şiddetli azar ve protestolar arasında alev alev yanarak duşa doğru ilerleyen Yazgı, Zihni'nin başka neler söylediğinin farkında değildi. Ses beyninin ateşli söylevini sürdürürken, o çoktan bu işin daha başlamadan sona ermesi gerektiğini kabul etmişti. Nasıl gerekiyorsa öyle davranacaktı. Kesinlikle karar vermişti. 

****

Kahraman, uzun adımlarla otelin lobisinden çıkmış oğluyla kaldığı villaya doğru büyük bir öfke içinde yürüyordu.

Müşteriyle asla yakınlaşma, ilişkiye girme! En kesin, en temel ve en bilindik kural! Ama o ne yapmıştı? Bütün gece "müşterisinin"  etrafında pervaneler gibi dönüp durmuştu. Sonunda da olanlar olmuştu!  Yine şanslıydılar ki, iş daha ileriye gitmemişti. Gerçi hangi kuvvetli sağduyunun onları ayırdığını anlayabilmiş değildi ama...

Bir anlığına sövmeyi ve söylenmeyi bıraktı, derince soluklandı. Kendisine ne kadar kızgınsa bir o kadar da müşterisine kızgındı. İki günde aklını başından almış, resmen onu parmağına dolamıştı. İradesini yerle bir etmiş, ördüğü tüm duvarları yıkıvermişti. Hem onu öpmüş, hem de "aramızda kalsın" diye tembihlemişti. O ise derin bir hipnoz altında ne söylendiyse kabul etmiş, kurtken kuzuya dönmüştü! 

Onu uğurlarken de demez mi: "Biz'i unutma!" 

Ne zaman "biz" olmuşlardı? Hangi arada bu kadına böylesine tutulup kalmıştı? 

Derhal kendisine gelmeli, ipleri eline almalıydı. Bu geceki davranışlarının profesyonelliğe sığar tarafı zaten yoktu. Üstelik böyle devam ederse dikkati dağılabilir, herkesin hayatı riske girebilirdi. Ayrıca Durmuş Altıner faktörü de unutulmamalıydı. İşler ters giderse yapabileceklerini düşünmek bile istemiyordu. 

"Oğlum Kahraman" dedi yüksek sesle "aklını başına topla! Kontrolü eline al, gerekeni yap! Aksi takdirde bu  durum senin de sonunu getirir!"

Kendi otoriter ve sert sesini duymak iyi gelmişti sanki. Eve girerken daha sakin hissediyordu. 

Yarın baştan başlayacak, duygularını gömecek, bir iş profesyonelce nasıl yürütülür herkese gösterecekti. Özellikle de o "biz'i unutma"ya! 

"Bu gün artık bitmiş dün olmuştu. Yarınsa yeni bir bu gündü!" Böyle felsefi düşünebildiğini de hiç bilmiyordu doğrusu! 

"Şu meseleyi halledene kadar aklımı oynatmazsam iyidir!" diye mırıldandı asabiyetle oğlunun uyuduğu odaya girerken.


13. Bölüm: Mahmudi'ler

 Bölüm: Mahmudi'ler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
DERİN MAVİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin