BERDEL-10

147K 5.3K 714
                                    


Ruhu sancıyordu genç kadının...

Kocası , herkesin gözü önünde onu rezil ederek odasına kilitlemişti...

Oysa Berika'nın hiçbir suçu yoktu. Babasının evine gönderilme konusunu bile kendi açmamıştı. Hatta Yade Keje'nin bu konuyu kapatması için özellikle ikna etmeye çalışmış ve kocası da onları duymuştu.

Berika da babasını ve ağabeyi Miraç'ı görmek istemiyordu lakin annesi, ağabeyi Fırat'ı, yengesini ve evini çok özlemişti. Düğününden beri iki kere annesiyle telefonda konuşmuştu. Gözündeki yaşı silerken hıçkırdı. Bu yaşanılanları asla ama asla hak etmiyordu...

Kocası sabah onu kilitlemiş ve vakit akşama çevrilmişti. Berika ise yatağından çıkmamış, sürekli ağlamıştı. Duyguları o kadar yoğundu ki regl olduğunun farkında bile değildi...

Vücudu ağrıdan uyuşmuştu. Üşütmüs olduğunu düşünmüştü sadece. Hatta hamile kalacağını düşündüğünden adet olması aklına bile gelmemişti. Yatağındaki kan lekesini görünce ağlaması daha da arttı. Yanında az pedi kalmıştı ve kocasının gelmesi gerekiyordu artık.

Saatler geçtikce ağrısı daha artmıştı Berika'nın. Ağlamaktan sesi dahi kısılmıştı. Ne diye yaşıyordu ki! Hem babasından ve onun oğlundan işkence görmüştü! Hem onlar yüzünden bir başkasıyla zorla evlendirilmişti ! Hem de kocası ona hayatı dar ediyordu! Neydi ki bu çektiği, ne uğrunaydı! Kendisine sadece ölüm fayda ederdi! Zalimlerin elinde merhamet dilenmeyecekti!

Yiğit ise işlerin çokluğundan geç işten ayrılmış ve konağa sonunda varmıştı. Aklı odasına kilitlemiş olduğu karısındaydı. Zalimlik yaptığını elbette biliyordu ancak onu ailesinin evine de göndermeyecekti. Merdivenlerin başında bekleyen Yade Keje'yi gördü ve derin nefes verdi. Yine azarlamasına baslayacaktı.

"Ne dinite heye ne ji imânite!(Ne dinin var ne de imanın!)"

Yüksek sesi alt kattan tırmanan torununaydı. Ve bugün onu asla ve asla tanıyamamıstı. Karısını saatlerce odasına kilitlemek de neyin nesiydi!

Yadesine cevap vermedi Yiğit. Hummalı bir tartışmaya gireceğini bildiğinden sadece bakmakla yetinip odasına yöneldi. Kafası yeni bir kavgaya hazır değildi. Anahtarı cebinden çıkartıp yavaşca açtı kapıyı. Ve odaya adımını attı. Karanlıktı , karısı ışığı bile açmamıştı. Neden karanlıkta kalmıştı ki...

"Berika." Seslenmesiyle birlikte ışığı açtı. Bakışlarını da yatağa çevirirken kapıyı da kapatmıştı. Karısı yatağında uzanmış ve sırtı ona dönüktü.

Ona ilerlerken ses çıkarmaması üzerine tekrar adını zikretti. Ancak alabildiği tek cevap acı bir inlemeydi.

Berika kocasının odaya girmesiyle hıçkırığını tuttu. Burnunu çekmemek için kendiyle savaş halindeydi. Çok fazla ağrı çekmişti, gözlerinin kan çanağına döndüğüne emindi.

Ve Yiğit'i affetmeyeceğine de emindi...

Onu nasıl hiç arayıp sormamıştı. Karısıydı onun. Onu her ne kadar istemese de karısıydı ve ona iyi davranmak zorundaydı. Zira çocuk da istiyorsa Berika'ya iyi davranacaktı.

Esefle yutkundu. Ona daha kendi babası iyi davranmamıstı, elin oğlu olan kocası mı iyi davranacaktı! Gözünden bir damla yaş akarken dudağını dişledi. Tahayyülünde babasının yaptığı zulümler canlanırken hıçkırdı farkında olmadan. Kocasının ona yaklaşmakta olduğunu ve dahi adını andığını dahi duymamıştı. Babası tarafından asla sevilmemişti Berika, başkasından da sevgi göreceğini asla hayal etmemişti.

Evi yuva olmamıştı ona.
Babası baba değil, zalim olmuştu.
Berika mazlum olsa da hiçbir zaman kurtulamamıştı o hengamede...
Her daim zulümle abad olmuş , kendisi ise berbad olmuştu...

BERDELTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang