BÖLÜM-34

102K 3.7K 230
                                    

Karısını tek hamlede kucağına alan Yiğit arabaya ilerledi hızlı adımlarıyla. Karısının yürüyeceğini pek sanmıyordu. Berika başını kocasının boyun girintisine sokarken daha şiddetli ağlamaya başladı. Kocasının başına doğrultulan silah gözünün önünden gitmiyordu bir türlü.

Yiğit karısının bu ağlamaları üzerine daha da öfkeleniyordu.

Kesinlikle öldürecekti Mahsun'u...

♧♣♧♣♧♣♧♣♧♣♧♣♧♣♧♣♧♣

Mirzan arabanın ön kapısını açıp kenara çekildi. Yengesine birşey olacak diye de korkmuştu genç adam. Yengesi ablası gibiydi ona göre ve ağabeyine ne kadar değer veriyorsa ona da o kadar değer veriyordu.

Yiğit ise karısının başını göğsüne gömmüştü ve korkmasını istemiyordu. Arabasının ön kapısını açan kardeşine başını salladı sağol maksadında. Iyi ki böyle kardeşlere sahipti Yiğit ve böyle kardeşlerinin olmasından da gururluydu.

Karısını yavaşça koltuğa bırakacakken Berika kocasının gömleğinin yakalarını sıkıca tutarak

-"Bırakma beni!" Diye korkuyla söylendi. Daha yeni yaşadığı olayın etkisinden çıkamamıştı hala ve kocasının varlığını hissetmeye ihtiyacı vardı.

Yiğit karısına bakıp tamam anlamında başını sallayarak olduğu pozisyondan doğruldu ve ayağıyla kapattı kapıyı.

Mirzan arka kapıyı açtı bu sefer ve ağabeyine bakıp

-"Ağabey adamlardan birini yollayım arabayı sürsün. Ben burayla ilgileneceğim." Dediğinde sol elini saçlarının arasından geçirdi. Hala bu adamın elinden kaçtığına inanamıyordu.

Yiğit karısını kendinden ayırmayıp koltuğa oturup kardeşine bakıp

-"Tamam Mirzan. Burası sana ve Sıraç'a emanet." Diyerek karısını biraz daha yasladı kendine ve daha da sardı kollarını karısına.

Mirzan ise başını sallayarak kapıyı kapattı ve ağabeyi Sıraç'ın yanına ilerledi. Üzerindeki buz mavisi gömleğinin kol manşetlerini kıvırarak
-"Kadir ağabey, Yiğit ağabeyim arabada. Ağabeyimi konağa götür." Diye seslendi. Ve ağabeyi Sıraç'ın yanına varmıştı bile.

Yiğit karısının başına bir öpücük kondurup

-" Tamam çavreşamın bak geçti artık. Ağlama." Diye konuştu. Karısının ağlamaması için dünyayı yakardı. Bir aralar kendisi çok ağlatmıştı karısını ama şimdi ağlamasını istemiyordu. Hayat ne kadar da garipti. Bir aralar nefret ettiği karısına kin kusarken şimdi de tek damla gözyası dökmesinden nefret ediyordu.

-"Çok korktum Yiğit. Ya sana birşey olsaydı! Ben çocuğumuza ne diyecektim büyüdüğünde! Senin baban gözlerimin önünde bir kor kurşun yüzünden öldü ve o gün ilk defa seni gördüğümüzde vuruldu diye! Çocuğumuz kendinden nefret ederdi. Ben söylemesem bile başkasından duyardı. Çocuğumuz babasız büyüseydi ya baba sevgisi olmadan büyüseydi! Ben bilirim babasızlığı. Sanma ki baban yaşıyor ama sana babalık yapıyor! Yaşadığı halde ben babasızlığı öğrendim. Nefret edilmeyi, itilmeyi, kakılmayı, dövülmeyi, sövülmeyi öğrendim Yiğit. Ben o arabadayken öldüm öldüm dirildim Yiğit. Hele o silah senin başına hedef alınmışken..." dediğinde başını daha da gömdü kocasının boynuna. Bunları gerçekten de düşünmüştü genç kadın. Ölümü yaşamıştı o arabada kilitliyken. Şayet Yiğit vurulsaydı ve ölseydi Berika da ölürdü onunla birlikte.

Yiğit ise karısının dedikleri üzerine gözlerini sımsıkı kapattı. Karısı baba sevgisizliğini yaşamıştı bunun farkındaydı ama bu kadar dert edindiğini bilmiyordu. Ve karısı ilk defa bu kadar uzun bir şekilde konuşmuştu. Bu konuşmasında da haklıydı. Çocuğunun babasız ve annesiz olarak büyümesi...
Düşüncesi bile tüylerini diken diken etmeye yetmişti.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin