BÖLÜM-27

116K 4.4K 406
                                    

@Bayancatlakyazar adli kisiye ithafen.

-"Ayak altında dolaşma ve odana defol git!" Diye tıslayarak mutfağa girdi. Arkasında Berika'yı bırakarak. Berika kocasının dedikleri üzerine kalbi paramparça olsa bile belli etmedi ve istediğini yapıp koşarak çıktı merdivenlerden hızla kapıyı kapatıp sırtını kapıya dayadı. Yavaşça yere çökerken gözyaşları da ona eşlik ediyordu. Ağzından sadece şu kelimeler çıktı.

-"Allahım neden!" Diyerek daha da ağlamaya başladı. Ama şunu bilmiyordu. Kocası onu görmemek için değil yorgun olduğunu bilerek o kelimeleri söylemişti. Aksini söylese karısının yapmayacağını bildiğinden böyle söylemişti. Ama işte insanoğlu da böyleydi.

◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇◆◇

Acı nasıl iliklere kadar işlenirdi! Neden ciğerimizi yerinden sökecek gibi hissettirirdi! Neden canımıza okurdu! Suçumuz, günahımız neydi ki hayat bize bu acıları gösterirdi! Acının temel ögesi yada kaynağı neydi!

Berika oturduğu yerde rahatsızca kıpırdandı. Gözyaşları inci tanesi gibi dökülüyordu yanaklarından. Gözleri kıpkırmızı olmuştu artık. Harabeden bir farkı yoktu gönlü yaralı hamile gelinin. Bu çektikleri niyeydi ki ! Bu yaşadıklarının hesabını kim verecekti Yaradana! Niye hep başkalarının bedelini genç kız ödüyordu ki!

Bugune kadar hep hırpalanmış ve haketmediği sözleri işitmişti gerek babasından gerek ağabeyinden gerekse kocası denen adamdan. Bunların derdi neydi ki hep bu genç kadını üzüyorlardı!

Hırsla gözyaşlarını sildi kolunun kenarıyla. Ne demişti kocası
-"Ayak altında dolaşma ve odana defol git! " diye. O kadar mı nefret ediyordu Berika' dan. Kovma noktasına kadat gelmiş miydi nefreti! O zaman ne diye babasının evine bırakmamıştı dağ evine götürmüştü ki! Hem Berika kendine ne söz vermişti kocasına boyun eğmeyecekti değil mi? Canı yansa bile kocasına artık karşı çıkacaktı. Artık Berika bu evin xanimağası ve karısı olduğunu gösterecekti Yiğit'e.

Yerinden doğrulan Berika boy aynasından kendine bakıp kıyafetlerini düzeltip beyaz örtüsünü taktı. Gözleri kırmızı olsa da umursamadı ve adımlarını kapıya yöneltti. Eline karnına koyarak fısıldadı.

-"O odun babana baş kaldırma vakti geldi bebeğim" diye buruk bir şekilde gülümsedi ve odadan çıktı.

Mutfağa giren Berika Rojda'nın bardakları yıkadığını görünce onun yanına ilerledi. Kollarını sıvazlayıp Rojda'ya yan bir bakış atarak bardakları durulamaya başladı.

-"Makineye atsaydın Rojda. Niye kendine iş çıkartıyorsun?" Diye sordu. Rojda'yı olmayan kız kardeşi gibi seviyordu Berika.

-"Canım sıkılıyordu yenge ben de böyle vakit harcarım diye elimde yıkıyorum. Hem yenge şey sen ellemesen odana gidip dinlensen?" Diye sordu tedirgince. Ağabeyi Yiğit ona bizzat talimat vermişti Berika fazla iş yapmasın diye. Görürse hiç iyi olmazdı.

-"Niyeymiş o Rojda Xanim. Demek benden bıktın öyle mi?" Diye sordu hafif kızma eşliğinde.

-" Ya hayır yenge ben öyle mi dedim aşk olsun!" Diye sızlandı Rojda kaşlarını çatmış bir şekilde.

-"Tamam.tamam şaka yaptım canım. Ama bende sıkılıyorum biliyorsun." Diyerek işine devam etti. Rojda yengesine bakıp

-" Tamam yengecim. Bak bulaşıklarda yok. Hem ağalar da gitti. Bence bizde çay koyalım avluda içelim muhabbet ederek. Ha ne dersin yenge?" Dediğinde elini yıkamış ve havluyla siliyordu. Berika da görümcesine bakıp

-"Tamam o zaman ben çayları koyayım. Sende bak bakayım avluda kimse var mı ?" Dediğinde Rojda başını olumlu anlamda sallayıp mutfaktan çıktı.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin