BERDEL-12

132K 4.8K 327
                                    

Yiğit hırsla Berika'yı sarstığında ağlamaya çoktan başlamıştı bile. Sıraç ve Mirzan ağabeyini yengesinden uzaklaştırırken Yiğit onlara da yumruğunu savuruyordu. Berika yerde sarsılarak ağlarken Rojda onu zorlukla yerden kaldırmıştı. Yiğit'in arkasından bağırmasını duyuyor ama konusacak gücü bulamıyordu kendinde. Merdivenlere yöneleceği sırada patlayan silah sesi tüm konakta yankılanır...

♣♣♣♣♣♣♣♣♣♣♣♣♣♣♣♣

Tüm konakta duyulan silah sesi yüzünden herkes yerine mıhlanmıştı. Yiğit'in elinde silah olmadığına göre başka biri ateş etmişti.Konakta yankılanan bir davudi ses herkesi kendine getirmeye yetti.

-"Yiğit sen ne edersin oğul. Ne bu hareket ne bu kin ne bu öfke. Berika senin karın kölen değil. Bu davranışın eğer bir daha tekrarlanırsa Berika'yı baba evine gönderirim sende yaptıklarının vicdan azabıyla yaşarsın bunu bilesin" diye şiveli aksanıyla konuştu Mahmud Ağa silahını emniyetine koydu. Kaç kere oğlunun elinden acı çektiğini görmüş ama karışmak istememişti Mahmut Ağa. Ama oğlunun yaptığı bu davranış bardağı taşıran son damlaydı ona göre.

Berika silah sesiyle merdivenlere yıkılmıştı korkudan. Sanki krize girmiş gibi hızlı hızlı soluk alıp veriyordu. Silahı patlatanın Mahmud Ağa olduğunu sonradan farketmişti. Mahmud Ağanın konuştuğunu duymuş ama ne dediğini kavrayamamıştı. Beyni o kadar yorgundu.

Yiğit keskin gözlerini babasına dikerek meydan okudu.

-"Benim karımı kimse bu evden babasının evine yollayamaz Mahmud Ağa. Düşmanımın evine bir daha ayak basacak olursa zaten bu saatten sonra atamaz kendi elimle yakarım onu da götüreni de göndereni de. Bu babam olsa bile " diye tüm konağa karşı kükredi.

Yiğit her zaman sözünün eriydi. Bunu tüm Mardin biliyordu. Ama bir o kadar da zalim olduğunu da.

Yiğit bu sefer gözlerini karısına baktı. Şuan yıkılmışlık denen kelimenin anlamını gösteriyordu ona bakan gözlere. Yiğit ilk defa karısına güvenmişti. Karısının ağabeyi denen Miraç kadar karaktersiz olmadığını ona güvenebileceğini istemişti. Babasının evine gitmeseydi ona sevme ve sevebilme şansı verecek ve ona zarar vermeyecekti. Ama kocası arkasına döndüğü an gitmişti Berika ve bu Yiğit'in karısına verdiği ilk ve son şansını kaybetme yetisini vermişti.

Karısına tiksinir gözlerle baktı. Ne diye gitmişti ki aptal karısı! Hızlı adımlarla karısına yaklaşıp onun hizasına eğilip çenesini sıkıca kavrarken

-"Allah belamı versin ki bir daha yanlış hareketini göreyim seni bırak Mardin tüm dünya elimden alamaz!" Diye bağırırken çenesini acıtacak şekilde bıraktı Yiğit Ağa. Mirzan yengesine acıyarak öne atılacağı zamanda ağabey Sıraç kolundan tutarak engel olmuştu. Yiğit hızla yerinden doğrulup adımlarını konağın kapısına yöneltti. Konağı inletecek derece de kapıyı çarpıp çıkmıştı.

Rojda yengesini yavaşça yerinden kaldırarak odasına yöneltti. Yade Keje'nin ise gelinine yüreği paramparça olmuştu. Ama biliyordu Yiğit'in bir gûn pişman olacağını. InsaAllah çok geçmeden anlar hatasını diye içinden geçirdi.

Berika yaşlı gözlerle bakıyordu odasına. Bu odadan sevinerek çıkmıştı ama harap bir şekilde dönmüştü. Kader yine gülmemişti yaralı geline. Rojda yengesine sarılıp bir türlü bırakamadığı gözyaşlarını bıraktı. Yengesinin nasıl çöktüğüne günden güne şahit oluyordu. Berika'nın sanki birine muhtaçmış gibi sarıldı görümcesine. Daha da çok bıraktı gözyaşlarını. Rojda yavaşça yengesinden ayrılıp

-"Yengem kendini ne kadar harap etme desemde biliyorum yapamacaksın ama kendini ağabeyimin yanında güçlü göster anlasın ki senin yıkılmaz biri olduğunu anladın mı? " diyerek gözyaşlarını sildi. Berika bu dediğine kendisi bile inanmadı. Onu aslında yıkılmaz biri değildi. O her zaman hor görülen, ezilen, hakaret edilen, hırpalanan biriydi. Nasıl yıkılmaz olsun ki !Berika Rojda'nın söylediği şeylere cevap vermeyip ağlamaktan pürüzlü çıkan sesiyle

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin