BERDEL-45

67.3K 2.8K 241
                                    

"Yiğit Ağa hamile karısını yarın kontrole götürecekmiş. Onu sadece öğrenebildim."diyip tekrardan inledi. Bu adamın hiç acıması yoktu ve adamları da bunu biliyordu. Mahsun silahını adamından çekip konuştu.

"O zaman bende bebek hediyesini ona yarın büyük bir ziyaretle vereyim!"

....

Yiğit arabasını konağın önünde durdurdu ve başını ellerinin üstünde direksiyona yasladı. Kırmızılaşan gözleri kaç gece uyumadığının kanıtıydı adeta. Bir haftadır kardeşini bulamamakla birlikte aşiretlerle de uğraşıyordu. Mahsun'u destekleyen birkaç aşiret Yiğit'in ve dost olan aşiretlere resmen silahlı bir çatışmaya tutuşacağının sinyalini veriyordu. Bir de bu yetmezmiş gibi dün gece karısıyla da kavga etmişti. Hayat resmen Yiğit'i zorluğa sokmaya yemin etmiş gibiydi.

Çevik bir hareketle başını direksiyondan kaldırdı ve sol kolunu önüne kıvırarak saate baktı. Saat yedi otuzu gösteriyordu. Bu demekti ki randevuya bir buçuk saat kalmıştı.

Arabadan inip konağın kapısını açan adamlarına çatık kaşlarıyla bakıp içeri girdi. Kısa zamanda hain adamlarını bulmuş ve onların akıbetini belirlemişti acımasızca. Ekmeğine ihanet edene asla acımazdı Yiğit Ağa! Merdivenlere yöneleceği sırada bahçede tek başına dalgın bir şekilde oturan kızkardeşi dikkatini çekti. Ve direk adımlarını ona yöneltti.

Rojda sedir koltuğa oturmuş ve iki koluyla bacaklarını sarmıştı. Gözleri önündeki taşa takılı kalmış ve herşeyden soyutlanmış gibiydi. Gece hiç uyuyamamış ve aklını düşüncelerden kurtaramamıştı. Ağabeyi Sıraç o kızı kaçırdığından beri içinde bir sıkıntı vardı genç kızın.

"Rojda! " Ağabeyinin gür sesini duyan genç kız transtan çıkar gibi irkildi. Ayağa kalkacağı sırada Yiğit kalkmaması için işaret verdi ve genç kız hemen oturuşunu düzeltti. Ağabeyinin yanına geldiğini bile fark etmemişti. Yiğit bacısının yanına oturup sol koluyla kendine çekip sarıldı. Rojda'nın başına bir buse kondurup konuştu.

"Neyin var delalamın?" Ne zamandır
kızkardeşiyle konuşamıyor ve onun bir sıkıntısı varsa dinleyemiyordu. Kızkardeşleri onun mücevheriydi adeta. Bakmaya kıyamaz, üzülmelerine tahammül edemezdi. Anne ve babasından önce onların yanında olurdu. Tâki ilk göz ağrı olan Havin'in Miraç'a kaçtığı güne kadar. Havin'in kaçmasıyla birlikte tüm güveni de sarsılmıştı genç ağanın. Hiçbir zaman kızkardeşinin birine kaçacağını düşünmemişti ki düşünmemekle hata yapmıştı.

Bazen de kendini suçluyordu genç adam. Kızkardeşine yeteri kadar ilgili davranmamış mıydı diye? Oysa bu düşüncesini de bir sebep olarak da görmüyordu. Kaçtığı günde Havin'i silmişti zaten. Havin'den sonra da Rojda'yı silmek istemiyordu Yiğit. Rojda'ya güveniyordu ama zamanında da Havin'e güvenmemiş miydu?

"Yok birşey ağabey."sesi üzüntünün en uç tonunu yansıtıyordu. Çok hassas olan Rojda bu durumdan ne kadar nefret etse de elinden birşey gelmiyordu.

"Delalamın anlat bana derdini. Ağabeyin olarak sana yardımcı olayım." Kardeşini tek kolu altına almıştı genç ağa ona sarılmanın ardından.

"Korkuyorum ağabey. Sana,Sıraç ağabeyime,Mirzan ağabeyime, babama ve ailemize birsey olacak diye korkuyorum. Artık ikinci bir acıyı nasıl kaldırsın bu kalpler ağabey?" Son cümlesinde hıçkırığını zar zor tutmuştu ama gözyaşlarına hakim olamamıştı genç kız.

Yiğit kızkardeşinin sesinin iyice güçsüzleşmesiyle ağladığını anladı ve kendine çevirdi. Kardeşinin narin yüzünü iki elinin arasına alıp konuştu.

"Yemin olsun bacım seni ağlatanı da ben ağlatacağım! Şimdi sil şu gözyaşlarını. Sıraç'ı kendi ellerimle sağsalim getireceğim ve onu ilk sen göreceksin. Ailemize de bir zarar gelmeyecek. Korkma sakın! Sen Yiğit Ağa'nın kızkardeşisin! Korkman yakışık almaz." Dediğinde kızkardeşinin inci tanelerini sildi. Rojda ağabeyine hala korkar gözlerle bakarken Yiğit bu durumdan dolayı sinirle nefesini verdi ve silahını emniyetinden çıkararak namluyu kalbine getirdiğinde Rojda korkuyla çığlık attı.

BERDELWhere stories live. Discover now