BERDEL-39

82.2K 3.3K 233
                                    

-"Ne var lan sabah sabah kapıya vuruyorsun!" Diye sinirle söylendi. Mirzan ağabeyine bakıp

-"Ağabey, Sıraç ağabeyim Mahsun'un bacısını dün gece kaçırmış!" Dediğinde sinirle elini duvara vurdu. Yiğit'in  ise  duydukları karşısında ellerini yumruk yaptı ve

-"Işte şimdi ortalık kan gölüne çevirilecek!"

♣♧♣♧♣♧♣♧♣♧♣♧♣♧♣♧♣

Yiğit  sinirle elini saçlarının arasından geçirerek

-"Aşiretin haberi var mı bu durumdan?"diye sordu. Şayet haberleri yoksa daha da dikkatli davranıp bu işi çözeceklerdi. Eğer varsa da iş daha da çıkmaza sürüklenecekti.

-"Ağabey daha haberleri yok. Sıraç ağabeyle dün sabah en son konuşmuştum. Mahsun'un kızkardeşinin olduğunu ben söylemiştim. Azad'a bulduğumuz adamları konuşturmasını söylemiştim o da ondan öğrenmiş. Ağabeyim bunu duyunca da Mahsun'un canını böyle yakacağını düşündü hatta kızı öldürebilir. Ağabey kızın hastalığı var eceliyle ölsün dedim o an beni öldürecek gibiydi. Gece de nasıl olduğunu bilmiyorum ama kaçırmış.Arıyorum telefonu da kapalı. Bende şüphelendim adamlara sordum bilmiyoruz diye gevelediler ama yalan söylediklerini anladım. O zaman Yiğit Ağayla halledin bu işi dediğimde ötmeye başladılar."dediğinde sinirle nefesini verdi. Ağabeyi bir günde neler yapmıştı aklı almıyordu. Kızın hastalığının ne olduğunu bilmiyordu ama ecelinin ağabeyinin elinden olmasını istemiyordu Mirzan. O kızın bu olaylarda bir suçu yoktu.

-"O adamları topla bizzat ben kendim gelip konuşacağım onlarla ve kızın hastalığı neymiş?"diye sordu.  Kardeşinin böyle birşey yapacağı aklından bile geçmezdi.

-"Ağabey adam hastalığı sır gibi saklıyormuş. Sadece bildiğim ölümcül olduğuymuş. Ben adamları bahçe de topluyorum."diyip arkasını döndü ve merdivenlere yöneldi. Bu işin içinden bir an önce çıkılması gerekiyordu.

Yiğit Ağa  ise kapıyı kapatmadan hızla dolaba yöneldi. Kardeşinin yaptığı hata sonucu birçok kişinin canı yanacaktı ve kanlar dökülecekti. Ve Yiğit bu durumdan oldukça nefret ediyordu. Kardeşinin yaptığı bu aptallığı nasıl ödeyeceklerdi. Tekrar kan dökülerek mi? Işte buna Yiğit kesinlikle izin vermezdi. Kendi o kurşunun önüne atlar ama kardeşinin ölmesine asla  müsaade etmezdi.

Berika kapıyı kapatıp kocasının yanına ilerledi hemen. Bu kaçırma mevzusunun herkesin başını şişireceğini biliyor ve daha da ileri gitmesinden korkuyordu. Sıraç'ın da bu kadar öfkeli ve tehlikeli olduğunu bilmiyordu genç kadın. Pek fazla güldüğünü görmemişti ama bağırıp çağırdığını da görmemişti. O kıza da üzülmüştü genç kadın. Hem o pislik adamın kardeşiydi  hem bir adam tarafından kaçırıyordu  hemde ölümcül bir hastalığı vardı. Onunda Miraç diye bir ağabeyi vardı ama düşünmemeye çalıştı.  Yiğit'e baktığında eşofmanını çıkardığını görüp hızla arkasını döndü ve korkuyla sordu.

-"Şimdi ne olacak Yiğit?"dediğinde kocasının tekrar zarar görmesinden korkuyordu. Sesi de bu yüzden titremişti ya.

Yiğit gömleğini hızla üzerine geçirdiğinde

-"Bilmiyorum çavreşamın bilmiyorum." Diye cevapladı karısını. Karısının sesindeki o korku tınısını bile sezememişti genç adam. Aklı kardeşinde ve o kaçırdığı kızdaydı.  Kardeşinin onun kadar öfkeli olduğunu biliyordu ama bu kadar da deli olduğunu bilmiyordu.  Bir kızı nasıl kaçırabilirdi ki! Düşmanının kızını bile kötü amaçla kaçırılmazdı ona göre. Hoş Mahsun onun düşmanıydı ama o kızın günahı yoktu bu olanlardan. 

Berika kocasının giyindiğine kanaat getirip kocasına döndü ve gömleğinin düğmesini iliklediğini gördü. Üzgün ve korkulu gözlerle baktı kocasına.  Kocasının öfkesi yüzünden belli oluyordu ve yüzü sinirden kızarmıştı.
Yiğit gömleğinin düğmelerini ilikledikten sonra komodine yöneldi ve çekmeceyi açtı. Içinden çıkardığı silahla Berika'nın gözleri korkuyla daha da açıldı ve hemen kocasına yöneldi.

BERDELDonde viven las historias. Descúbrelo ahora