12 | YALANCI, YALANCI

351 39 20
                                    



LEKELİ | SİYAH


Aslı Hocanın yanından ayrıldıktan sonra hiç olmadığım kadar tam hissediyordum. Çizimlerim ve iç dünyamı yansıtma şeklim için benimle gurur duyduğunu belirtmişti. Yanından ayrıldığımda hava epeyce kararmıştı. Bana içini dökmüştü, ben de sonuna kadar dinlemiştim.

Hiç beklemediğim bir konuşmaydı ama bir o kadar da beklediğim bir şeydi. Kalbinde bir parçanın eksikliği çok belliydi. Bana olan ilgisinden belliydi bu. Yaşayan biri ölü birini istemezdi çünkü.

Benim yaşımdayken evlenmiş Aslı Hoca. Zaten çok güzel kadındır. Simsiyah, omzunda biten saçları, gözlerinin üzerine düşen biçimsiz kahkülleri vardı. Yeşil gözlüydü, hafif de çilleri vardı küçük burnunda. Yorulmuştu bedeni. Otuz beş yaşına gelse de yüreği çoktan bedenini terk etmişti.

Sevdiği adamdan hamile kaldığını öğrendiği gün aldatıldığını da öğrenmiş. Çok güçlü bir şekilde acısını anlattı. Boşanmışlar bundan sonra, adam o kadınla evlenmiş. Hamile olduğunu söylememiş Aslı Hoca. Çok kırılmıştı kadın, bakışlarından belliydi. Öyleydi ki, basit bir nesneye bile türlü türlü kırgınlıklarla bakabiliyordu.

Babası o küçükken vefat etmiş. Annesi de alzheimer hastasıymış. Kimsesi kalmamış bundan sonra. Arkadaş konusunda şanssızmış. Bunu söyledikten sonra gülünce şaşırmıştım. Açıkladığındaysa komik olmasa da ben de gülmüştüm.

Eşinin aldattığı kadınmış arkadaşı. Bu olaydan sonra eşiyle evlenen kadınmış. Klişe bir olay gibiydi ama acının klişesi yoktu işte. Canı bir hayli yanınca nefret etmiş adamdan. Çocuğunu aldırmış.

Buraya kadar ağlamayan kadın, burada ağlamıştı gülümseyerek. Hislerinde fazla durmadı. Pişmanım da demedi. Ama zaten sarf ettiği her kelimesinin titremesinden belliydi pişmanlığı. Bir süre camdan uzağa baktı. Sonra çekmecesinden bir sigara çıkarttı. Bana uzattı, bende aldım.

Acısını içine atana kadar konuşmadı. Sigarası bitince omuz silkip anlatmaya devam etti. Bursa'daymış eskiden. Farklı bir şehre gelmiş hemen; İstanbul'a. Yeni bir başlangıç ya hani, İstanbul. Hiç de öyle olmamış. İş bulamamış önce. Sonra küçük bir firmada çizim yaparken sınavlara girmiş ve kendini burada bulmuş.

Bir gün okula girerken beni fark etmiş. Tarif ettiğine göre yine yalnızlığımda boğuldum zamanlardan biriydi. Çizim yapmamı izlemiş bir süre. Adımı öğrenmiş sonra, benim olduğum sınıfa geçmek için işlem yapmış. Çok ilgiliymiş çizimlerimle. Ama asıl yakınlığı bundan değilmiş.

Nedense beni aldırdığı çocuğu gibi görmüş. Çok şaşırmıştım ilk söylediğinde. Küskünsün demişti açıklamak istermiş gibi. 'Birilerine küsmüşsün, bunu fark ettiğim anda çocuğumu düşündüm. Onun da bana küsmüş olduğunu biliyordum. Sonra kızgındın biraz da, benim çocuğum gibiydin. Yalnızdın çünkü, sadece çiziyordun. Burada da seni kendime benzettim. Çünkü ben de yalnızım ve sadece çiziyorum.' Demişti.

Tam olarak bu cümlelerle ifade ettiği duygularından sonra eliyle omzumu sıvazlayıp gitmemi söyledi. 'Yarın güzel olacak, sevdiklerine bunun haberini ver.'

Çıkarken de 'Seninle gurur duyuyorum.' Demişti. Arkam ona dönüktü. Başımı salladım kapıdan çıkarken. Çünkü ağlamıştım. İlginçtir ki, bu söz bir annenin yokluğunun varlığını tekrar üzerime salmıştı. Üzerinde durmadım. Üzerinde durmak için eskimiş bir konuydu. Aynı davayı tekrar tekrar çözmeye çalışmanın da anlamı yoktu.

Lekeli SiyahWhere stories live. Discover now