17 | SENİN PRENSİN BEN DEĞİLİM

171 29 11
                                    



LEKELİ | SİYAH




''Sana hayatımızdaki insanları sayayım mı?''

Eliz, okulun bahçesinde beni oturduğum yerden kaldıramayınca yanıma çökmüş, dert yanıyordu.

''Birbirimizden başka kim var bakalım...Eren? Ah, pardon o senin patavatsız lafların yüzünden bizle arkadaşlığını kesmişti.'' Elini dudaklarına vurup düşünmeye devam etti. ''Buldum! Yaren vardı!'' Sonra dudaklarını büzdü ve başını iki yana salladı. ''O da olmaz çünkü biz Burcu'dan sonra insanlarla ilişkimizi kesince kızı da hayatımızdan atmış olduk.''

Sıkıldığımı belli etmek için sayısız öf çekme şekli denedim ama sarılmış plak gibi çenesi durmuyordu.

''Burcu desek olmaz, sevgilimi kendisine ayarlamış çünkü.'' Öylesine yalancı bir gülüşten sonra dolmuş gözlerini gözlerime dikti ve gerçeğin kırbacını suratıma çarptı. ''Hiç arkadaşımız yok Adelya. Neden biliyor musun? Çünkü kimseye arkadaş olmadık. Dua et de yalnız ölmeyelim.''


O zamanın tek rahatlama şekli olan ders arasında, kampüs bahçesinde boş bulduğum bir yere çökmüştüm. Rahatlamak için yaptığım girişim Eliz'in dokunaklı konuşmasıyla beni yeni düşüncelere boğmuş, bir on günde bunun hakkında çizmiştim.

O günden bu güne değişen milyonlarca şeyden biri de buydu.

O zaman derdimiz yalnız ölmemekti. Şimdiyse daha zor olanıyla baş başa kalmıştık.

Ölmemek.


🦅


Okan'ın getirdiği kızın bana uzattığı el havada kalmaya devam etti. Onu ve söylediği anlamsız cümleyi bir kenara atıp hala içten içe köpürdüğüm Okan'a döndüm. Kaşları düz bir halde, sarsılmaz ifadesiyle bana bakıyordu.

Neden bu kadar sertti? Bakışları beni ilk defa incitti.

Okan'a söyleyecek bir şey ararken karşımdaki kız hareketlenip aramızdaki mesafeyi kapattı ve eliyle saçlarıma asıldı. Çekmese bile tüm tüylerim havaya kalkmış, her an saldıracakmış gibi tetikte bekliyordu.

''Elini indirmezsen...''

Aras kıza yaklaşma zahmetinde bulunmadan tehdit savururken Pars sözünü tamamladı.

''...indirecek bir elin olmaz.''

Kızın gözlerine bakarak gülümsedim. Burada böyleydi.

''Sakin olun.'' Okan sonunda söze girip tek elini havaya kaldırdı ve olmayan bir şeyi durdurmaya çalıştı. ''Yıldız bizden.''

Yıldız gülümseyerek elini saçlarımdan çekti ve kendi saçlarına doladı. ''Bu rengi seviyordum, şimdi senin sıkıcı rengine boyatmam lazım.''

''Bu ne lan?'' Pars hala kızı sevememiş olacak ki biraz daha yakınıma geldi. Tek gözü Yıldız'daydı. ''Galaksi gibi takım olduk. Güneş vardı şimdi de Yıldız'ımız var.''

''Hayırdır Okan?''

Aras benim yerime Okan'ın yanına yaklaşınca bende kızdan olabildiğince uzaklaştım. Bu hareketime de gülmüştü. O salak ağzını yumruklamak istiyordum.

Lekeli SiyahWhere stories live. Discover now