45 | BEDEL ÖDEYENLER VE ÖDETENLER

86 9 0
                                    



LEKELİ | SİYAH


🦅



Planımı bir kere anlatmıştım ve herkesin aklına oturmuştu. Şimdi onlar adamları yönlendiriyordu. Ben de hazırlanmak için Andaç'ın gösterdiği yatak odasına geldim.

Yüksek kapıyı itip içeriye adım attığımda gördüğüm manzarayla gülümsememek imkansızdı. Odanın bir kısmı duvar yerine tamamen camdan yapılmıştı. Üst katta olduğumuz için gördüğüm tek şey karanlık da olsa ağaçlardı. Korku vermesi gereken bu karanlık aksine bana huzur verdi ve gerçekten evimde olduğumu hissettirdi.

Tabii, camın önündeki devasa jakuzi de odayı sevmem için ayrı bir etkendi.

Kocaman yatağa sırıtarak baktım ve odanın profesyonel düzenine göz gezdirdim. Her şey olması gereken yerdeydi ve sanki dokunsam bozulacaktı. Şimdilik yabancılaşsam da eminim ilerleyen zamanlarda Sarp ile beraber bu odanın düzenini epey değiştirecektik.

Giyinme odası olduğunu tahmin ettiğim yer beni yanıltmadı. Eski evimizdeki salondan daha büyüktü ve bu kıyafetler ağzımı açık bırakmıştı. Hepsinin ne kadar pahalı olduğunu tahmin ediyordum. Renklerine göre ayrılmışlardı. Hatta mevsimine göre bile ayrılmışlardı! Ortadaki bölmede saatler, takılar ve mücevherler vardı. Ayakkabı ve çantalar için de ayrı bir bölge vardı. Eliz bu odaya girse aklını kaybedebilirdi.

Sarp'ın takımlarından birinin kumaşını hafifçe okşadıktan sonra giyinme odasından çıkıp çantamda buraya kadar taşıdığım paçavralarımdan birini çıkartıp üzerime geçirdim. Saçlarımı açık bırakıp kapüşonumu başıma geçirdim ve aynadan kendime bakıp gülümsedim. Bir paçavraya göre zeki ve güçlüydüm.

Koşar adımlarla aşağıya indiğimde Aykut beni gördüğü gibi bana bir kulaklık uzattı. Elinden alıp kulağıma takarken de açıklamaya başlamıştı.

"Görkem ve Andaç'ın sesini duyduğunda gireceksin. Bir tek onların ve benim sesimi duyabilirsin."

Andaç'ı herhangi bir cümlede duymak tuhaf gelse de çoktan alışmıştım.

"Andaç nerede?"

Görkem'in bezgin suratına baktım ve Aykut'a döndüm. O sırada köşeden dönen Andaç yanımıza geldi ve Aykut'un uzattığı bilekliği koluna taktı. Çok inceydi ve asla dikkat çekmiyordu. Ne içindi?

"Geldik, patlama."

Dudağının kenarındaki lekeye baktım ama nedense kafamda oturtamadığım için başka bir açıklama düşündüm.

"Dudağında ne var?"

Andaç hızlı bir hamleyle parmağını dudağına götürüp o karartıyı yakaladı ve diliyle yok etti. Gözlerimi kıstım.

"Çikolata, Adelya. Bok yiyecek halim yok."

Aykut bu cevapla gülmeye başlayınca Görkem'de küçük bir tebessüm etti.

"Bok yemeni daha olası buldum."

"Niye? Manyak katiler çikolata sevemez mi?"

"Ne bileyim..." Omuz silktim. "Darlama beni."

Sırıtıp yumruğunu sıktı ve konuştu. "Emredersiniz kraliçem."

Cümlesine başladığı anda kulağımda net bir şekilde Andaç'ın sesi duyuldu. Kaşlarımı kaldırdım ve şaşkınlıkla bilekliğine baktım. Sonra da Aykut'a döndüm.

Lekeli SiyahWhere stories live. Discover now