Bölüm 9 - Spor

165K 6.3K 250
                                    


İnsanlar birbirlerine aşağılayacı gözlerle üzerindeki kıyafetlerle bakmazlar. İnsanlar birbirlerine sadece düşünceleri ile bakarlar.

Arabanın duruşu ile Aren bu kezde İstanbul'dan kopmuştu. Yalnızlıkların içinde çoğunlukların boğulduğu şehire böylesine geriden de bakıyordu adam. Yavaşca arabadan indiğinde Sencar'a bakışları döndü.

'Yarım saate gelirim Aren bey.' adam başını usulca salladıktan sonra Sencar arabaya binerken seslenmişti.

'Sencar'

'Buyrun Aren bey'

'Bu gün işlerle ilgilenmeyeceğiz, yakınlarda bir mağzadan günlük kıyafetler al. Bu defa farklı işimiz.' Sencar tekrar başını sallayarak onay verdiğinde Aren'de yavaş adımlarla girmişti ormana. Bu ormanın her metre karesini ezberlemişti adam. Öyle ki Sencar'ın hangi tarafta beklediğini de, çiftliklere nereden çıkacağını da, şehrin orta yerinden nasıl uzaklaşacağını da bir an olsun şaşırmadan bilirdi. Adımlarını hızlandırıp bedenini tempoya oturttuğunda boynundaki kulaklıkları kulağına takıp müziğin sesini de yükseltmişti. Aren aşırı şekilde müzik dinleyen bir adam olmasa da her koşuda dinlediği tek şarkı vardı ve bunu başa sarmaktan asla vazgeçmiyordu adam. (Medyadaki şarkıyı dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim)

Yeşillere bürünmüş, adım attığın yerden toprak kokusu savrulan farklı bir cennetde olmaz kimine göre ufak bir şey gibi gelebilirdi ama kalabalığın içinde yalnızlaşmışların ortak mekanlarıydı ormanlar veya korular. Bazen kulaklıkların sadece boynunda durur ve adımlarının baskısı ile çıkan toprak sesi ile huzur bulurdun, bazen o kulaklıklar olması gereken yerde olur ve nefesin kesilircesine kendini dış dünyadan soyutlardın. Aslında koşmasa da çoğu insan bunları toplu taşıma araçlarında veya sokaklarda yapardı. Müziğin verdiğini sandığı huzur ise başlı başına soyutlanıştı. Herkes bir nebze kaçardı yaşadığı ortamdan. Kaçar ve oturduğu yerden bile olsa görünmezmişcesine etrafını süzerdi. Aren'in yaptığı da buydu, telefonu çalmadığı sürece bütün dünya ile bağlantısını koparıyor ve sessizliğini notalarla tamamlıyordu.

Adamın yarım saatlik koşusu yavaş yavaş sona yaklaşırken çalan telefonu ile kendine gelmişti bile. Adımlarını yavaşlatıp aramayı yanıtladığında derinden de bir nefes çekti.

'Aren bey'

'Söyle Ece'

'Otele uğrayıp uğramayacağınızı bilmediğim için bilgi vermek istedim. Aslı hanım sizinle görüşmek için geldi'

'Uğramayacağım. Aslı'ya da söyle habersiz dibimde bitmesin.'

'Pekala, iyi günler'

'İyi günler Ece' Aren konuşmayı sonlandırdığında bakışlarını etrafta gezdirip kaşlarını çatmıştı. Hafif tempolu adımları bir anda duraksadığında her zaman geldiği ormanın yolları bile karışmıştı onun gözünde. Şakaklarını ii parmağının arasında sıkıştırdıktan sonra bulanıklaşan görüntü tekrar yerini bulmuş ve adamın içinin ferahlamasını sağlamıştı. Belli ki kötüye gidiyordu. İşte son demlerini yaşadığını da buradan anlıyordu adam. Kafasının içindeki sis perdesi indiğinde de doğru yola yönelerek orman çıkışında bekleyen Sencar'ı bulmuştu şükür ki.

'Salona mı Aren bey?'

'Evet Sencar' ikisi de arabaya yerleşerek tekrar yola çıktıklarında Aren koltuğun yanındaki havluyu boynuna atarak bakışlarını ön camdan dışarı dikti.

'Aren bey, çocuklar aradı, Hera hanımın gitmek için direndiğini söylediler ama sizden bir talimat almadığımız için izin vermedik.'

'Göndermesinler. Beni salona bıraktığında onu da al öyle gel.'

Kimse Sağ Çıkmaz (Tamamlandı) (Kısım 1 - Kısım 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin