Bölüm 15 - Hisler

142K 5.8K 859
                                    

Ben geldim... Kimse Sağ Çıkmaz'a bölüm geciktirdim diye bir tane daha paylaşayım dedim hemen... Neyse çok uzatmayacağım, kafanızı şişirmekten başka işe yaramıyor bu açıklama ama muhabbet edemediğim hikayeyi okuyan insanlar var o yüzden ben de açıklama sayesinde azıcık da olsa onlara da dilimin mührünü açmış oluyorum... Hepinizi çok çok çok kocamannn seviyorummm...

Belki pişman olacaktı ama hiç bir hata telafisi ile gelmezdi bu dünyaya. Kızın bileklerini tutup avuçlarını göğsüne yasladığı gibi bir eliyle belini sarmış diğer elini de saçlarının arasına geçirerek dudaklarının nefessiz kalmasını sağlamıştı.

Hiç bir şey yapmadan öylece bekliyordu adam. Kalbinin atış hızını tarif edemez halde sadece gözlerini kapatmış ve dudaklarından tüm vücuduna karışan hissin çizdiği yolu hissetmeye çalışıyordu. Hera'nın bir tepki vermesini bekliyordu ama elleri koyduğu yerden kıpırdamamış bacakları bir adım bile olsa gerilememişti kızın. Bundan daha da güç alarak alt dudağını dudakları arasına çektiğinde Hera'nın göğsündeki ellerinin basıncını hissetmişti. Bütün bedenini gevşeterek kızın kendinden sıyrılışını izlediğinde onun dolu gözleri ilk dikkatini çekmişti. Öptü diye mi ağlıyordu yani. Hissetmemiş miydi kalbinin atışını? Dokunuşunun ne kadar özel olduğu bir damla bile olsa enjekte olmamış mıydı vücuduna?

'Sen, sen adi herifin tekisin! Ben senin o altına aldığın kızlardan değilim! Sakın bir daha dokunma bana! Sakın her kadının tadına bakan dudakların bir daha bana seslenmesin!'

'Dudaklarıma dudağı değen ilk kadınsın sen!' Aren'in bağrışından sonra Hera olduğu yerde durup arkasında kalan adama dönerek yarım bir gülüş atmıştı.

'Hatırlattığın iyi oldu, sadece adi bir herif değilsin, aynı zamanda basit bir kolpacısın sen' diyerek merdivenleri çıkmaya başladığında Aren sarsıntıyla elini masaya yaslamış ardından bir hışımla devirmişti koca masayı. Yere dağılan her bir parça adamın beynine batmıştı sanki. İlk kez içinden geleni düşünmeden yapmışken bu ağırdı. Yalancılıkla suçlanması da, Hera'nın ona adi demesi de ağırdı. Son kez sandalyee sıkı bir tekme savurup onu da yerle bir etmiş ardından bir bağrış daha atmadan terk etmişti evi. İşte bu yüzden hiç bir kadının ona dokunmasına izin vermemişti Aren. Çünkü dokunurlarsa hiç bir şeyin anlamı kalmayacak yitip gidecekti bütün ayrıntılar. Oysa yüreğinde taşıdığı en güzel ayrıntıydı hala dudaklarında hissettiği sıcaklık. Sinirliydi, haraptı, belki hatalıydı ama asla yalan söylememişti. Hayatı boyunca dudaklarına sadece Hera'nın nefesi değmişti. Evleneceği kadına saklayacağı o mabed şimdi yalancılıkla suçlanıyordu. Üstelik mabedi bile kalmamıştı.

Ayakları altında ezilen toprağın hışırtısı son yarım saattirde değişmemişti adamın. Neredeyse iki saattir dışardaydı, ormanın içine öyle bir atmıştı ki kendini bir an arkasını döndüğünde evin ışıklarının bile çok az görüldüğünü fark ederek daha fazla ilerlememişti. Kalbinin atışı bir nebze durulsada sinirleri hala bedenini titretmeye yetiyordu. İlk defa istenmemek mi yoksa bedenine ilk kez bir kadının değmesi sonra da çekip gitmesi mi bu derece ayaklandırmıştı adamın hücrelerini kendi de bilmiyordu ama şuan bulunduğu ülkeden çekip gitmek istiyordu. Sadece bir kadını savunmasız olarak ormanın ortasındaki bir evde bırakamazdı. Koru yoldan çıkıp sonunda evin önündeki geniş alana ulaştığında derin bir nefes alarak girmişti eve. Salondan gelen tıkırtılarla kapıyı sessizce kapattığında hem Hera'nın yakarışları, hem de dağılmış masayı toplayışını buldu gözleri.

'Lanet olsun. Kendini ne sanıyor bu. Her istediği kızı elde edebileceğini mi. Bencil pislik, evet hem bencilin biri hem de pisliğin. İnsanın saklamışlığına nasıl saygı duymazsın sen ya!' kız durmadan konuşmaya devam ederken yanındaki çöpe de kırıkları bir bir bırakıyordu.

Kimse Sağ Çıkmaz (Tamamlandı) (Kısım 1 - Kısım 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin