Kılıç ne kadar keskindi? Veya bir kurşun ne denli yakardı canı? Hangi insan ölümle dik başlı halde karşı karşıya dururdu? İnsanoğluydu işte. Ne keskin kılıçlar, ne de kavuran kurşun yarasına karşın ölümle göz göze gelmeye cesaret edemezdi. Yıkılan t...
Ben geldim... Hazır derse bir - iki saat var böyleyken bölümü atayım dedim. Dün nasıl oldu, nasıl bitti, gün ne ara geçti bilmiyorum ama atamadım. Bunun için ilk önce özür dilerim, daha sonra da bölümü saygıyla sunarım... Seviyorum sizleri... Cansınız, iyi okumalar, iyi meraklanmalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sakin nefeslerini hissederek kızının uyuduğunu anladığında dikkatlice doğrulup ufaklığı yastığına yatırmış ardından yatakdan kalkarak üzerine ince örtüyü örtüp kendi odalarına yol almıştı ki sık nefesleri duymasıyla kaşlarını çatıp hızlıca odaya girdi. Hera'nın yatak başlığına yaslanıp derin nefesler almaya başlamasını gördüğünde sertçe yutkunup durmak üzere olan aklını çalıştırıp bir kaç adımda karısının yanına gelmişti.
'Güzelim.'
'A-ren, sancı, sancım var.'
'Tamam güzelim, sakin ol. Sencar'ı uyandıracağım, arabayı hazırlamalarını söyleyeceğim ve yanına geleceğim. Derin nefesler al, sık dişini güzelim.'
'Olsun garantiye alalım, dayan güzelim.' kadın usulca başını sallayınca Aren anında koşarak koridorun diğer ucundaki odaya ilerlemiş bir kaç defa kapıya vurmuştu. Sencar'ın cin gibi açtığı gözleriyle karşısına dikilmesine şükür çekmişti.
'Bebek geliyor sanırım Sencar, Berzah huysuz, uyanabilir, dikkat edin abim. Nöbette kim varsa söyle arabayı hazırlasınlar.'
'Tamam abi merak etme.' Sencar kapıyı aralık bırakıp içeri girdiğinde üzerine bir badi geçirip anında pencereyi açarak aşağıdakilere arabayı hazırlamalarını söylemişti. Odadan çıktığında ise Aren'in Hera'ya destek oluşuna bakıp merdivenleri önden indi.
'Abi haber verin mutlaka aklım kalır, ben şimdi Haluk babayı ararım, Liam'a da haber veririm. Hastaneye gelirler.'
'Cerenlere haber verme.' Hera'nın sesiyle iki adamda ona bakmıştı.
'Heyecanlanır, doğumu yakın onlara haber verme.'
'Tamam yenge, hayırlısıyla gidin abi.' Sencar kapıdan arabaya ilerleyen iki bedenin arkasından mırıldandığında toza toz katarak giden arabanın arkasından bir kaç saniye bakıp içeri girmişti.
Adam buz gibi ter döken kadının alnını yeniden sildiğinde elleri de titremeye başladı. Berzah'ın doğumu böyle zamanda gözünün önüne gelmese ne olurdu sanki, yine aynı korku kaplıyordu işte yüreğini de bedenini de. Kalbi amansız bir çukurun içindeymiş hissi veriyordu sanki adama.
'İyi misin güzelim?'
'Canım çok acıyor.' kadın bütün bedenindeki gerilmeye rağmen zorlukla konuştuğunda yanağına süzülen damla Aren'in kalbine kor olup düşmüştü. Saçlarını okşadıktan sonra yola bir kaç saniye bakıp tekrar döndü Hera'ya.
