Kılıç ne kadar keskindi? Veya bir kurşun ne denli yakardı canı? Hangi insan ölümle dik başlı halde karşı karşıya dururdu? İnsanoğluydu işte. Ne keskin kılıçlar, ne de kavuran kurşun yarasına karşın ölümle göz göze gelmeye cesaret edemezdi. Yıkılan t...
'Ares kim lan!' kükreyişi bir olduğunda Hera'nın dudaklarından koca bir kahkaha dökülmüştü. Kadın gözlerini açıp adamın yüzündeki hem sinirli hem şaşkın ifadeye baktıkca daha da fazla güldü. Kahkahalarının önünü alamazken Aren'in anlamaya çalışır bakışları da hala üzerindeydi.
'Hatun, Ares kim dedim?'
'Şaka yaptım ya! Ahahah...'
'Şaka ha' Aren başını usul usul sallarken Hera evet dercesine sallamış kahkahalarına devam etmişti ki tek kolu adamın boynunu sardı. Aren ise sinirli de olsa gülmeye başlamıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
'Yakarım Ares'i maresi hatun.'
'Kıskandın mı sen' Hera tekrar bir kahkaha daha attığında Aren dudaklarını kızın yanağına yapıştırıp oradan da yüzünü kapatmıştı.
'Kıskandım tabi kadın. Sabahın şu saatinde ben sana Ayşe Fatma desem hoş olur mu?'
'Bence aklından bile geçirme, çökerim gırtlağına.' Aren'in gülüşü daha da büyürken Hera gülümseyerek adamın dudaklarına hafif öpüşünü bırakıp üzerindeki çarşafı bedenine sarmıştı. Aren ise başını yastığa atıp beyaz çarşafa sarılmış kadının güzelliğine baktı.
'Bu hareket duşa giriyorum, kahvaltı ellerinden öper gibi bir şey sanırım.'
'Eğer hazırlama ihtimalin varsa öyle.' Hera'nın onayı ile Aren başını salladığında kadın kendini banyoya atmış Aren ise havlusunu alıp odadan çıkmıştı. Direk banyoya girip kısa bir duş aldıktan sonra mutfağa indiğinde gözleri ilk önce dolabın raflarında gezindi. Derin bir nefes alarak menemen malzemelerini çıkardığında duyduğu tıkırtılarla bakışları kapıya dönmüştü. Hera ıslak saçları ile içeri girdiğinde ise gözlerini tekrar işine çevirdi adam.
'Zehirlenmem dersen ben de menemen yapabilirim.'
Hera'nın mırıldanması ile Aren eline aldığı bıçağı tezgaha bırakıp orayı işaret ederek geriye bir adım atmıştı. Hera ise uçar adımlarla tezgaha yaklaşıp eline bıcağı aldı anında. Biberleri doğramaya başladığında adamda tavaya yağ ekleyip ocağı yakmıştı ki telefon sesi ikisinin de birbirine dönmesini sağladı.
'Nedense içimden bir ses annem olduğunu söylüyor' Aren sıkıntı ile kaşlarını havalandırsa da mutfakdan çıkıp salondaki sehbada duran telefonu aldı eline. Ekranda gördüğü isimle ben demiştim der gibi kendi kendine başını salladığı gibi yanıtlamıştı.
'Günaydın anne.'
'Ay oğlum ne günaydını, akşam oldu akşam. Hera'yı da çıldırttın tabi kızı küstürdün demi, o yüzden yoksunuz hala.'
