Bölüm 14 - Orman Huzuru

146K 6.3K 224
                                    

Uvvvv Şafak Sökerken'e dalıp burada bölüm yayınlamamışım. Şimdi fark ettim ya... Kusura bakmayın lütfen. Bu arada sınava girecek arkadaşlara başarılar, bütün yüreğim sizlerle... Yaparım dediğiniz herşeyi başarabilirsiniz unutmayın canlarım...

                                      --------------------------------------------------------

Olmamışlar bile olacakların habercisi iken Aren Rollas bu evin ona hayatındaki en büyük lütuf olduğunu henüz bilmiyordu. Kurtuluşun en güzel imzasıydı nefes alabildiğini bilmek.

Aren adım attığı ve ayağının altında gıcırdadığını hissettiği ahşap parkelerle daha da geniş görmüştü evi. Ufacık bir girişten sonra amerikan mutfağı ile birleşmiş içinden buram buram sıcaklık akan salonla karşılaşmışlardı. Aren bir iki adım daha attığında bu defa da duvarın ardına saklanmış demir merdivenler dikkatini çekti. Salonun tavanı oldukça yüksek olsa da bu merdivenlerin çıktığı yer mutfağın tavanını alçaltıyor ve evin içindeki ufak bir balkonu anımsatıyordu. Sakin adımlarla elindeki çantayı sırtına atarak merdivenleri tırmanmaya başladı bu kez. Attığı her adımda büyük camların ardından görünen yemyeşil orman yansımaya başlamıştı gözlerine. Öyle ki belki de Aren'in göz rengini en güzel anlatan betimlemelerden biri buradaki yansıma olabilirdi. Merdivenlere son adımı attığında arkasından gelen Hera'nın çarpması ile sarsılmıştı Aren. Yavaşca arkasındaki kıza döndüğünde ise bir adımda gerilemeyi ihmal etmedi.

'Neyi bekliyorsun merdiven başında Aren Rollas?'

'Çok konuşuyorsun ve çok soru soruyorsun' Hera kaşlarını çatıp adımlarını ilerlettiğinde kapılara bakıp tekrar Aren'e dönmüştü.

'Hangi oda?'

'Bana fark etmez' dediğinde ise Hera rast gele ilk kapıyı açmıştı. İçeri girerek sırt çantasını bıraktığında Aren'in kapının önünden geçerek diğer odaya girişine baktı. Bu adamda farklı bir şeyler vardı. Gözlerinin içine doğru dürüst bakmasa bile Aren'in yürüşü dahi değişik geliyordu Hera'ya. Sanki ustaca saklanmış bir naiflik barınıyordu adamın hücrelerinde, merhametini belli etmese de gözlerindeki derin ışıltıdan belli oluyordu bu. Gözlerinin boşluğa odaklandığını fark ederek başını sağa sola sallayıp dikkatini dağıttı Hera. Eğer düşünmeye devam ederse adamın dün geceki sıcacık kolları altında huzura eriştiğini de kendi kendine itiraf edecekti. Odasının kapısına hızlı adımlarla ilerleyip kapattığında kendini banyoya atmıştı. Bir an bile kuşku duymadan ince boğazlı kazaktan, dar siyah pantolonundan ve iç çamaşırlarından kurtularak kendini ılık suyun altına bıraktı. Cildine değen bir sakinlik, durgunluk alıp başını yürürken Hera farkında bile olmadan elini karnına sarmıştı bile. Kapanan gözlerini hızlıca açtığında yüzüne akan su ile kısa bir savaş verdi.

'Ne yapıyorsun Hera?' diyerek kendini irdelediğinde ise eli karnındayken Aren'in iri elinin onu sarışındaki bütün yolları elektirik akımı kaplamıştı bile. Daha fazla duramayıp kendini banyodan dışarı attığında askılıktaki havluya bakakaldı. Anca kalçasında biten bir havlu olur muydu canım, neden akıl etmemişti ki içeri girerken kontrol etmeyi. Kapıyı da kilitlememişti zaten. Ufacık havluyu bedenine sararak aceleci adımlarla odaya girer girmez hala açmadığı çantasına baktı ilk önce. Kararsız kalsa da Aren'in bir saniye bile önce olsa kapıya vurarak gireceğini biliyordu. Hızlıca çantasını alıp dolap kapağını açtıktan sonra arkasnda giyeceği kıyafetleri bulmaya çalıştı ki kapının gerçekten vurulup açılması bir saniye almıştı.

'Hera' Aren'in sesi odaya dağılırken kız kalsa mı iyiydi orada yoksa başını uzatsa mı bilememişti.

'İyi misin?'

Kimse Sağ Çıkmaz (Tamamlandı) (Kısım 1 - Kısım 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin