Kılıç ne kadar keskindi? Veya bir kurşun ne denli yakardı canı? Hangi insan ölümle dik başlı halde karşı karşıya dururdu? İnsanoğluydu işte. Ne keskin kılıçlar, ne de kavuran kurşun yarasına karşın ölümle göz göze gelmeye cesaret edemezdi. Yıkılan t...
Ben geldimmmm... Herkese iyi günler öncelikle. Daha sonra da iyi okumalar dileyim. Uzun uzun bir şey yazmayacağım çünkü önemli bir detay düşünüyorum ama bulamıyorum. Anlayacağınız bu bölümlük sadece iyi okumalar diliyorum... Akşama yeni bölüm gelebilir... Seviliyorsunuz...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aren yıllar önce kaybettiği kardeşi gibi olan adamın, Demir'in acı kaybını sakladığı yüreğinden çıkararak karısına göstermişti. Onun en rahat olmasını sağlayan şey ise karısının dinleyebilen birisi olmasıydı...
Aren defalarca dönüp geldiği arabanın yanından tekrar döndüğünde Hera sıkıntılı nefesini bırakıp göz devirmişti. Biri, ikiyi, üçü anlardı da on olmuştu bu.
'Nefesim, işe git artık...'
'Bırakamıyorum ya, bırakamıyorum...' Aren'in tepkisi ile adam tekrar sarılması bir olduğunda Hera'da adamın göğsüne sinmişti hemen.
'Şimdi böyle, bir de ufaklık doğduğunda ne olacak...' Aren'in mırıldanması ile Hera adamın yanağına dudaklarını bastırmış yavaş yavaş arabaya yönelmişti.
'Hadi bin arabaya, bir an önce işini bitir ve gel.'
'Seni de mi götürsem diyeceğim ama şirketdeki koltuk pek uygun değil dinlenmen için.' Hera usulca başını salladığı gibi adamı zor güç arabaya bindirmişti. Samet'e de başı ile işaret verince araba harekete geçmiş Hera ise eve girmişti tekrar. Şuan ki sakin hayatına nasıl alışacaktı bilmiyordu ama evde sıkıldığı da bir gerçekti. Aren'le tanışmadan önce her dakika dışardaydı, belki bir şey yapmıyordu ama saatlerce yürümek bile kadının akıl hengamesini durultabiliyordu. Şimdi ise bahçeden başka hava alınacak bir alan yok gibiydi. Bakışları Gönül hanımı bulduğunda onun yine 'istediğiniz bir şey var mı?' diye soracağını da tahmin etmişti.
'Hera hanım, istediğiniz bir şey var mı?'
'Var, bu evde uğraşacak hiç bir şey bulamıyorum. Palet, boya, şövalye, tuval vs var mı?'
'Var tabi ki, hobi odasına inmek ister misiniz?' kadın başını usulca salladığında ikisi de aşağı kata inmişti ki Gönül hanım bir odanın kapısını açıp ışıklarını yaktı.
'Dinlenmek isterseniz kış bahçesi burada, ayrıca-' kadın duvardaki dolabı açıp tekerlekli piyanoyu öne çekti. 'piyano burada, şu dolapda da gitarlar ve kemanlar var.' bu defa başka dolap açtığında Hera usulca başını sallamıştı. Gönül hanım bu defa başka bir dolap alıp şövalyeyi çıkardığında gülümsedi.
'Resim için gerekli olan her şey de burada. Bir şey isterseniz telsiz telefonda 3. hat mutfağa bağlanır, işiniz bitince lütfen dokunmayın, biz hallederiz. Önlükler de bu çekmece de' Hera usulca başını sallayıp kırmızı önlüğü aldığı gibi bakışlarını da kadına çevirmişti.
