Bölüm 14

6.5K 291 21
                                    

Belime sım sıkı saran bir kolla güne gözlerimi açtığımda Meriç'in yüzü ile karşılaşmıştım. Saçları dağılmış sinirli yüz hatları yok olmuş bir Meriç o kadar tatlıydı ki gülümsedim. Elim istem dışı saçlarına giderken yumuşak saçlarında gezdirdim bir süre elimi.

Aklıma gelen şeyle Meriç'in belime sarılı olan kollarından kurtulmaya çalıştım. Büyük bir uğraş sonucu beni rahat bırakan Meriç yastığı alıp sarılmıştı. Bu halleri bana küçük bir çocuğu andırsa da daha fazla burada durursam Meriç'i izleyeceğim için aşağı indim. Mutfakta olan çalışanların yanına geldiğimde hepsinin bakışları beni bulmuştu.

'Bir şey mi istemiştiniz Lina Hanım'

'Hayır, ben sadece bugün izinli olduğunuzu söylemek istedim. Yemekleri ben yapmak istiyorum'

'Ama Lina Hanım. Meriç Bey izin vermez böyle bir şeye.'

'ben izin veriyorum ama'

evde çalışan kadınlara bugün için izin verdikten sonra Meriç'e kahvaltı hazırlamak için işe koyulmuştum. Önce her zaman ki yaptığım poğaçalardan yapmak için hamurunu hazırlamıştım. Poğaçalarımı fırın tepsisine yerleştirdikten sonra fırına koymuş ve patates kızartması yapmak için patatesleri soymaya başladığımda belime dolanan kollarla olduğum yerde sıçramıştım.

'benim güzelim sakin ol' kalbim hala hızlı atmaya devam ederken elimde ki bıçağı bırakıp Meriç'e dönmüştüm.

'Ne diye sessiz sessiz geliyorsun öyle'

'niye bu kadar güzelsin' Meriç'in konuşması ile yüzüme çarpan nefesi ile yakınlığımızın farkına yeni varmıştım. Kalbim bu sefer korkudan değil bu yakınlığımızdan dolayı hızlı atmaya başladığında Meriç alınlarımızı birleştirmiş ve biraz daha yakınlaşmıştı. Gözleri gözlerimi bulduğunda benden izin istediğini anlamıştım ve ben bu izni ona verecektim. Bende gözlerimi kapattığımda dudaklarımda hissettiğim baskı ve hemen ardından gelen o yakıcı his şimdiye kadar keşfetmediğim bir şeydi. Bunu tarif edecek kelime yoktu. Bu his o kadar başkaydı ki sanki ikimizide küle çevirebilicek kadar kordu.

Fırının sesi ile kendime geldiğimde hemen Meriç'ten ayrılmış ve elimde ki bezle tepsiyi fırından almıştım.

Meriç'in gülme sesini duysamda arkamı dönüp yüzüne bakacak kadar cesaretli hissetmiyordum kendimi. Oysa daha demin onun dudaklarında hayat bulan bendim.

Meriç bu halime daha fazla dayanamamış olucak ki belimden tutup beni kendi bedenine yasladığında kokumu içine çekmişti.

' O harika poğaçalarından yemek için sabırsızlanıyorum ama söylemek istediğim başka bir şey daha var.'

'akşam bir düğün var ve gitmek zorundayız.' kaşlarımı çatıp Meriç'e döndüğümde o ise boş bir yüz ifadesi ile bana bakıyordu.

'gitmemiz gerek Lina. Bende istemiyorum ama orada olmam gerek'

'ben niye geliyorum peki' sorduğum soru ile kaşları çatıldığında belimden tutup beni biraz daha kendine çekti. Başını boynuma gömüp kokumu içine çektiğinde

'Çünkü...' arzu dolan sesi ile boynuma küçük bir öpücük bıraktığında huylandığım için başımı eğmiştim. Bu yaptığım hareket ise Meriç'i güldürmüş ve tekrar yapmasına neden olmuştu.

Yüzünde ki müthiş gülümseme ile bana baktığında

'sen benim sevdiğim kadınsın' ağzımı açıp tek kelime bile edemiyordum. O kadar etkisi altına girmiştim ki. Ona karşı koyacak gücüm yok gibiydi.

AŞK İZİ  Where stories live. Discover now