Bölüm 18

5.6K 242 34
                                    

Ruhu derin yaralarla dolu iki insan. Birbirlerinin yaralarını sarabilir miydi? Birbirlerini yeniden hayata tutundura bilir miydi?

Peki aşk herşeyin üstesinden gelebilir miydi?

Acılarının arkasına saklanmış küçük bir kız çocuğunu ordan söküp alabilir miydi?

Yaşadıkları bütün herşeyi unutturabilir miydi? Bütün acılarını, korkularını, kırılmışlıklarını içinden çekip alabilir miydi?

Aşk bu kadar güçlü müydü?

Tuttuğum günlüğü bırakıp arkama yaslandığımda gözlerimi kapattım. Yaşadığım şeyler o kadar zordu ki. Ben bunun üstesinden gelebileceğimi düşünmüyordum.

'Hala' duyduğum ses ile yüzümde bir gülümseme oluşurken tuttuğum defteri tekrar yerine koyduğumda kapıyı açmıştım.

Uras karşımda bütün tatlılığı ile dururken gülümsedim.

'hoşgeldin bitanem'

'hoşbuldum hala' kollarını boynuma daha sıkı doladığında küçük bedenini kucağıma aldım.

'Uras bitanem evin içindeyiz bence gözlüğünü çıkartabiliriz' dediğimde başını iki yana sağlamış ve çıkartmıycağını söylemişti. Onun bu haline gülümsedim.

O arada yanımıza gelen Meriç duş aldığı her şekilde belli olurken Uras'ı kendi kucağına almıştı.

'Aslanım hala biraz rahatsız' dediğinde gülümsedim. Uras ise anlayışla başını salladığında bakışları bana dönmüştü.

'hala sen niye beni kucağına alıyorsun o zaman. Hastayken beni kucağına alma bir daha' dediğinde onun bu tatlı ve bir o kadar da babası gibi otoriter haline gülümsedim.

'tamam Uras Bey' dediğimde çattığı kaşlarını düzeltip onun bu haline gülen Meriç'e baktı. Meriç gülümsemesini durdurup bana baktı.

Bakışlarım onun yüzünde gezinirken elini uzatmıştı. Gülümseyip elini tuttuğumda kucağında Uras ile merdivenlerden inmeye başlamıştık. Bu görüntü o kadar güzeldi ki. Hayal kurmayı unutmuş heran insan bu görüntü sayesinde hayal kurabilirdi. Tıpkı şimdi benim yaptığım gibi.

İlerde Meriç ve benim çocuğum şimdi Uras'ın olduğu gibi Meriç'in kucağında böyle durması gülümsememe sebep oldu. Güzel bir hayaldi. Ama bizim hayatımız da gerçek olamayacak kadar da uzak geliyordu.

Aşağı indiğimizde abim ve Aden gülümseyerek bize bakıyordu. Meriç'in elini bırakıp abimin kolları arasına girdiğimde bu kolların arasında da kendimi huzurlu hissediyordum. Abimin beni bütün herşeyden koruyacağını biliyordum ve bu bana güç veriyordu.

'Abi' Abim sanki anlamış gibi kollarını biraz daha sıklaştırdığında onun huzur dolu kolları arasına sanki mümkünmüş gibi biraz daha sığındım. Yıllarca bu duygudan uzak büyümek ve şimdi onun varlığını bütün hücrelerime kadar hissetmem gözümden yaşların akmasına sebep olmuştu.

Göz yaşlarım abimin üzerinde ki tişörtü ıslatırken abim saçlarımı öpüp koklamıştı.

'Lina güzelim' dediğinde başımı ordan çekip ona bakmadım. Bir duygu patlaması yaşıyordum ve bunu abimin kolları arasına sığınarak yaşamak bana iyi geliyordu. Bütün yaşadıklarım sanki bu şekilde gözlerimden akıcakmış gibiydi.

'lütfen biraz böyle kalalım' dediğimde abim kulağıma belkide şuan tek ihtiyacım olan şeyleri fısıldamıştı.

'yorulduğun an şimdi olduğu gibi böyle sarıl bana meleğim. Elimden geldiği kadar yaralarını sararım. Sen benim şu boktan hayatta kokunu koklamak, sesini duymak, gülüşünü görmek istediğimsin.' dediğinde onun kolları arasında gülümsedim. Ondan ayrılıp göz yaşlarımı sildiğimde oda gülümsüyordu. Bende onun kulağına yükselip fısıldadağımda gülümsemesi kahkahaya dönüşmüştü.

AŞK İZİ  حيث تعيش القصص. اكتشف الآن