Bölüm 40

3.5K 162 35
                                    

Multi: Aden Bolatlı

Hayat ve masal mı diye sorsalar hayat derdim. Gerçekleri bütün yüzüyle gösteren tek şeydi çünkü. Bir masal dünyasında yaşamaktansa, masadaki perili evlere, iyilerin kazanmasına, prens ve prensesin her şekilde kavuşmasına inanmıştırdık kendimizi. Bundan başka son düşünmemiştik. Hep iyiler kazanmıştı. Peki kötülere nolmuştu.

'Lina' Meriç'in sesi ile gerçek dünyaya döndüğümde kravat takmaya çalışan sevdiğim adamın yanına gittim.

' Güzelim kravatı takamadım. Yardım eder misin? ' gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdum.

'sen normalde kravat takmazsın ki. Neden bugün kravat takma gereği duydun' kravatını yaptığımda yakasını düzeltmek için parmaklarımın ucuna çıktım. Meriç elini belime koyduğunda gözlerine baktım.

'Şuan hiç işe gidesim yok. Karımın yanında durmak istiyorum. Ama bir toplantı var ve katılmak zorundayım. Bunun içinde kravat taktım meleğim' dediğinde gülümsedim ve gömleğinin yakasını düzelttim.

'Şimdi oldu işte hayatım' dediğimde beni kendine biraz daha çekip dudaklarımı öpmeye başladı. Karşılık verdiğimde bir süre sonra kendimi çekmek zorunda kaldım.

'geç kalıcaksın hayatım' gülümseyip aşağı indiğinde bende peşinden gittim. Kapının önüne duran Eliz ve Baran'a gülümsedim. Bayılmasının üzerinden iki hafta geçmesine rağmen hala ilk gün gibi Eliz'in üzerine daha fazla düşüyordu.

'Görüşürüz güzelim'

'Görüşürüz' Meriç'in gitmesinden sonra Aden' in yanına gittim. Odasında ortalığı topluyordu.

'Seninle bir şey konuşmam gerek' başını sallayıp yatağa oturduğunda bende karşısına oturdum.

'Aden. Mide bulantılarım ve baş dönmelerim başladı. Tekrar hasta olmamdan şüpheleniyorum. Ayrıca burnumdan kan geldi. Emin olmadan Meriç' e söylemek istemedim. Beraber hastaneye gidebilirmiyiz bugün' Aden başını sallayıp bana sarıldı.

'Umarım tekrar o günleri yaşamayız canım' dediğinde yutkundum ve başımı salladım.

'hazırlanıp çıkalım' onu yalnız bırakıp kendi odama geçtim. Eğer tekrar hastaysam bunu Meriç'e nasıl söylüycektim bilmiyordum. 

Üzerime siyah bir pantolon ve gri bir tişört giyip aşağı indim. 

'Eliz Uras' a bakar mısınız bir kaç saatliğine bizim Lina ile bir işimiz varda' Aden'in yanına gittiğimde başımı salladım.

'Tabii bakarım ay. Halledin siz işinizi' gülümseyip dışarı çıktım. Arabaya bindiğimizde arkamıza korumalar gelmişti.

'Bunlar abime ve Meriç' e hastaneye gittiğimizi söylerler. Senin için gittiğimizi söyleyelim' başıyla beni onaylayıp telefonunu çıkardı. O abimi ararken bende Meriç'i aradım.

' Efendim güzelim'

'hayatım Aden' in kontrolü için hastane gidiyoruz biz onun için aramıştım'

'kötü bir şey yok demi' dediğinde derin bir nefes aldım.

'Hayır hayatım'

'Peki güzelim. Beni haberdar et ama' dediğinde gülümsedim. Aden'i kendi kardeşi gibi görüyordu.

'Peki. Görüşürüz'  telefonu kapatıp Aden'e baktım.

'Teşekkür ederim' gülümseyip başını salladı.

Hastaneye geldiğimizde kendi doktorumuz olan Engin Bey'i yanında geldik.

'Hoşgeldiniz.'

'Hoşbulduk Engin Bey' karşısında ki koltuklara oturduk.

AŞK İZİ  Where stories live. Discover now