FİNAL

198 8 1
                                    

Çok çok uzun bir aradan sonra ben geldim. Bu finali çok uzun zamandır bekleyen herkesten çok özür dilerim. Bu kadar uzun süre bekletilmeyi sevmediğinizi biliyorum ben de sevmezdim ama bir türlü oturup kitaba bir son yazamadım. Bugüne kadar. Bugün kendi ellerimle var ettiğim dünyaya sizler gibi ben de veda ediyorum. Umarım hala okuyanlarınız vardır ve final bölümü için yorumlarınızı belirtirsiniz.

Dizlerimde çocukluğumdan kalma bir yara. Ben mutlu nasıl olurum bilmiyorum. Ama yaralarımdan öpsen mutlu olacağıma söz verebilirim.

Alıntı

Hayat hepimizden bir şeyler götürmüştü. Belki götürmeye devam da edecekti. Aldığımız yaraları tekrar tekrar kanatmaya devam edecekti belki. Hatta kabuk tutup iyileşmesine hiçbir zaman izin vermeyecekti. Ama yine de her şeye rağmen vazgeçemezdik. Belki bir zamanlar hiçbir anlamım olmadığını düşündüğüm bu dünyada kendimden vazgeçişimin bir sebep olduğunu düşünüyordum. Ama şimdi sebeplerim vardı. Kendinden çok sevdiğim bir adam vardı. Sevdiğim ve her zaman seveceğim o adam. Sevgilim... Benim bu hayata tutunmam için çabaladığı günler. Kendisinin aldığı yaraları umursamadan benim yaralarımı iyileştirmişti. Sevgi de böyle bir şey değil miydi. Kendinden önce sevdiğini düşünmek....

Küçük kızım. Meleğim. Ada'm... Bizi hayata bağlayan küçük mucizem.

Ve miniğim... Akın'ım.... Zor zamanlar da kendini belli etmiş ve hayata yeniden tutunmamı sağlayan oğlum...

Defterimin kapağını kapatıp oturduğum yerden kalktım. Yatakta babasıyla birlikte uyuyan Ada'nın bu haline gülümsemeden edememiştim. Babasını üstünde yatarken ikiside hallerinden gayet memnun gibiydiler.

Meriç ve Ada arasındaki bu bağı fazla hoşuma gidiyordu. Kızım babasına aşıktı ki bu aynı durum Meriç içinde geçerliydi. Söz konusu Ada olduğu zaman çok farklı oluyordu. Ada'nın babasından istediği bir şeyi Meriç'in yapmama ihtimali yoktu.

Ağlama sesiyle birlikte hemen yatağın yanında bulunan beşiğe yöneldim. Beni görmesiyle susan miniğimi kucağıma aldığımda gülümsemeden edemedim.

'Günaydın miniğim.' kokusunu içime çektim. Oğlum. Babasının küçük bir kopyasına dönüşü vermişti adeta. Minik elini yüzüme koyduğunda gülümsedim ve o minik ellerini öptüm.

Beşiği yanında bulunan koltuğa oturdum ve miniğimin acıkan karnını doyurdum. Karnı doyduktan sonra tekrar uykuya dalan oğlumu beşiğine tekrar yatırdığımda gözlerini açmış bize bakan Ada'yı görmemle gülümsedim. Hala babasının kolları arasından çıkmayan kızımın bu halini napacaktım bilmiyordum.

O olaydan sonra bize daha da bağlı olmuştu. Tek başına kalmak istemediği gibi uzun bir süre rüyalarında kabuslar görerek uyanmıştı. Nasıl ihmal ettiğimizi bilmediğim bir şekilde o ilk an psikoloğa götürmek aklımıza gelmese de uzun bir zamandır tedavimiz devam ediyordu. Yavaş yavaş düzeldiğini hissediyordum. Bizimle uyumasına müsaade ettiğim gibi kardeşiyle birlikte kendi odalarında uyumalarına da dikkat ediyordum. Ve Akın'ın doğması onun iyileşme sürecinde daha da etkili olmuştu. Kıskanacağını düşünsem de tam tersi olmuştu.

'Günaydın meleğim.' yüzünde bir gülümseme oluştuğunda uyanan Meriç kızının saçlarına bir öpücük kondurmuş ve bu gülümsemeyi daha da güzelleştirmişti.

'Günaydın küçük meleğim.' Ada babasının kolları arasından çıkıp yanaklarına bir öpücük kondurdu.

'Günaydın baba' ayağa kalkıp kollarını bana uzattığında gülümsedim ve kucağıma aldım. Yanaklarımdan öptükten sonra ben de meleğimin kokusunu içime çekip öptüm.

AŞK İZİ  Where stories live. Discover now