Bölüm 17

5.4K 271 45
                                    

Bir hayat vardı yıkık dökük. O hayatın içinde bir aile vardı o hayatın arasından yok olan. Ve küçük bir kız çocuğu vardı bütün benliğini terk eden.

Hayatım bu üç cümleden ibaretti benim için Meriç'i gördüğüm ana kadar.  Şimdi ise o küçük kız çocuğunun yaşamak için sebepleri vardı. Hayatında ilk defa bir sebebi vardı. Ve bu sebep uğruna hayata yeniden tutunmuştu.  Benim içimde ki kız çocuğu ilk defa bu kadar mutluydu bu aralar.

'Lina' 

'Meriç şimdi sussan da sadece sarılsan'  benim onun güçlü kollarında ki yerime ihtiyacım vardı.

Meriç hiç birşey demeden kollarını bana sardığında başımı göğsüne koyup ona sıkıca sarıldım. 

'seni üzmek istemedim ben. Sadece seni mutlu etmek istedim. Ama onu bile başaramadım.'  Meriç beni kendinden uzaklaştırıp yüzümü ellerinin arasına aldı.

Alınlarımızı birleştirdiğinde gözlerimi kapatmıştım.

'Lina'm, gözlerini aç.' onun dediğini yapıp gözlerimi açtığımda gülümsedi.

'Sebebsiz sevmektir aşk,
Nedeni olmadan bağlanmak birine.
Gözlerine baktığında erimektir içten içe.
Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle.
Hatta sarılamamaktır utaçtan,
Çünkü utanmaktır sevmek aslında,
Onun dudaklarından dökülen her bir kelime ruhuma bir iğne batırırcasına işlerken gözlerimi gözlerinde bir saniye bile olsun onun gözlerinden ayırmamıştım. Sanki bakışlarımı onun gözlerinden çekersen eğer o yok olacakmış gibi geliyordu. Bir toz zerresi gibi gözümün önünden uçup gidecekmiş gibi. Şimdi onun hem bakışlarına  hemde dudaklarından dökülen her bir kelimeye odaklanmıştım.

Sevmek nedir aslen?
Ölmek mi uğruna?
Yaşamak mı onunla?
Sevmek mi ömür boyunca?
Yoksa ayrılmak mı gerekince?
Nedir insanı başkasına bağlayan?
            Güzelliği mi?

Sorular bir bir aklıma kazınırken en sevdiğim şairlerden olan Can Yücel'in son sözlerini onunla birlikte söylemeye başladım.

Bilmez kimse bu soruların cevabını...
Kimi sever güzelini, kimi sever özelini...

Şiirin son satırı ikimizinde dudaklarında aynı anda döküldüğünde Meriç eğilip dudaklarıma bir öpücük kondurmuştu. Sanki bir saat önce tartışan biz değilmişiz gibi şimdi herşey o kadar normaldi ki.  Bu büyünün bozulmasından korkuyordum.

'Üşüdün' Meriç ellerini nefesiyle ısıttığında yanaklarıma getirmişti. Ama yanaklarımın bu şekilde ısınmıycağını anladığında beni belimden tuttuğu gibi evin içine girmiştik. Yanan şöminenin başına geçtiğimizde beni kendine çekmiş ve daha sıkı sarılmıştı.

'O battaniyeyi örtmen gerektiğini söylemiştim.' Onun bu korumacı hallerine gülümseyip kendimi onun güçlü kolları arasında derin bir uykuya bırakmıştım.

#######

Gece yerimden sıçrayarak uyandığımda bütün vücudumun terlediğini hissediyordum. Gördüğüm kabus ise bütün bedenimin titremesi için geçerli bir nedendi.

Yataktan kalktığımda adımlarımı Meriç'in odasına yönlendirmiştim. Ama odanın boş olması ve yatağın hala bozulmamış olması korkumu kat kat arttırırken titreyen bedenimi daha fazla taşıyacağımı hissetmediğim için yere düşmüştüm.

Duvara yaslanıp ileri geri sallanmaya başladığımda gözlerimden akan yaşlar bir türlü durmuyordu.

Oda üstüme üstüme gelmeye başladığında o adamın sesleri kulaklarımda yankılanmaya başlamıştı yeniden.  Hayatım boyunca duymak istemediğim ses bir cd kaset gibi tekrar tekrar başa sarıyordu. 

'Meriç' kendi sesimi ben bile zor duyarken Meriç'in gelip beni kollarının arasına almasını bekledim. Ama o duymamıştı sesimi. Hayatımda tek sığındığım insan duymuyordu sesimi.

Bedenim iflas etmişcesine parkeye düştüğünde gözlerim kapanmaya başlamıştı. En son duyduğum ses ise Meriç'in ismimi seslenmesiydi.

#########

Başımda ki büyük bir ağrı ile gözlerimi açtığımda beyaz bir tavanla karşılaşmıştım. Başımı yan tarafa çevirdiğimde büyük bedeni koltuğa sığmayan Meriç vardı.  Yine bir hastane odasındaydım.  Gözlerimi yine bir hastane odasında açmıştım.

Bir süre hiçbir şey yapmadan Meriç'i izledim.  Sert bakışları hala kendini korurken yüzünde ki yorgun ifade kendini belli ediyordu.

Bir an kendimi onun yerine koyduğumda aslında hepimizin hayatının çokta kolay olmadığını görmüştüm. O hayatında tek dostu olan adamın ailesini kendi ailesinin öldürdüğünü öğrenmişti. Bu onun için büyük bir yıkım olmalıydı. Ve onu yıkan daha büyük olaylarda vardı.  Meriç gözlerini açtığında bakışları benim mavi gözlerimle buluşmuştu. Hemen yanıma geldiğinde ellerimi ellerinin arasına alıp alnıma bir öpücük kondurdu.

'çok korktum' 

'kriz geçirdim demii' dediğimde Meriç'in kasılan çenesi bunu doğruluyordu.

'yine o anı gördün demi. O piçi bulup öldürücem. Sana bunları yaşattığı için işkence çektirecem ona' sesinde ki sinirli ton ve kararlılık bunu gerçek olacağını çok daha iyi gösteriyordu.

Gözlerimi ondan kaçırıp başka yöne çevirdiğimde içeri doktor girmiş ve bu konu ile daha fazla konuşmak zorunda kalmamıştık.

'daha iyi misiniz Lina Hanım' karşımda ki genç doktor bana gülümseyerek bakarken bende gülümseyip

'iyiyim teşekkür ederim' karşımda ki doktorun ifadesi değişip korku dolu bir yüz barındırdığında hemen yanımda olan Meriç'e baktım. Sert bakışlarıyla karşımda ki doktora bakıyordu.

'Meriç' gözleri hala doktorun üzerinde gezinirken

'o gözleri sevdiğim kadının üzerinden çekmezsen hastanede ki yoğun bakım ünitelerinden biri de senin için hazırlanacak' dediğinde doktor yutkunup bir şey demeden odadan çıkmıştı.

'Pezevenk' Meriç yine bir küfür savurup bana döndüğünde bakışlarının yoğunluğu arasında ezilicekmiş gibi hissetmiştim.

'sana da benden başkasına gülümsemeyi yasaklıyorum.'  önce ciddi misin bakışı attığımda Meriç'in hiç değişmeyen bakışları ciddi olduğunun kanıtıydı.

'saçmalama Meriç' 

'ciddiyim Lina. Katliam çıkartma bana' dediğinde gözlerimi devirdim.

'Ben çıkış işlemlerini yaptırıyım'  dediğinde başımı salladım. 

Meriç odadan çıktığında bende hazırlanıp onun gelmesini bekledim. Kısa bir süre sonra Meriç geldiğinde onun koluna girmiştim.

Hastaneden çıktığımızda Meriç arabanın kapısını açmış ve binmem için yardım etmişti. Emniyet kemerini de taktığında yakından dolayı burnuma dolan kokusu ile gözlerimi kapattım.  

Onun kokusu kendimi güvende hissetmeme yetecek kadar koruyucuydu.

Meriç sürücü koltuğuna geçtiğinde kısa bir yolculukta olsa gözlerimi kapattım.

Bölüm kısa olduğu için özürdilerim. Umarım beğenirsiniz.

 

AŞK İZİ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin