1x2- Gözyaşları içinde

4.3K 279 47
                                    

6 Nisan 2011

   Güneş doğudan doğuyordu, kuşlar ötmeye başlamıştı, alarmlar çalmaya başlamıştı, evet yine sabah olmuştu. Julie uyanmıştı. Kafasını altına soktuğu yastıktan çıkardı, gözlerini araladı ve yastığa başını tekrar koydu. Gözlerini açmaya çalışıyordu ama  gece boyu sessizce ve kimseye belli etmeden ağlayışları yüzünden gözleri  hafiften sızlıyordu. Evet besbelli yuvası yıkılıyordu. Annesi ve babası geçen gece kavga etmişlerdi. Ancak sıradan bir kavga değildi. 

5 Nisan 2011

  Julie her zamanki gibi odasındaydı. Çalışma masasına oturmuş, kulağındaki kulaklıkla müzik eşliğinde ders çalışıyordu. Julie eskiden çalışkan, asosyal ama yine de eğlenmeyi de bilen bir kızdı. Her yaz babasıyla göl kenarına gidip babasıyla uçurtma uçurur, kendi yaptıkları önceleri kağıttan sonraları tahtadan gemilerinin korsanı olup denizlere hükmederdik! Ancak babası sonraları değişmişti. Julie babasının kendisinden ve annesinden uzaklaşmasına anlam veremiyordu. Önceleri çizdiği resimlerde babasıyla beraber gölün yanındaki parkta uçurtma uçururken annesini de onlara yemek hazırlarken çiziyordu. Şimdileri ise annesi ve babası arkada soğuk bir şekilde oturup hadi kızım bak buraya senin için geldik gibilerinden bir hava ile benden orada oynamamı, çocuk olmamı filan istiyorlardı. Ama zorakiymiş gibi yapılan bu park piknik muhabbeti Julie'yi mutlu edeceği yerde üzüyordu. Bazen annesi babası tartıştığında o küçük ve masum kalbiyle annesiyle babasına sanki birbirlerine yollamış gibi mektup yazıp onları barıştırmaya çalışıyordu ancak bu duruma hiç faydası olmuyordu.

Julie odasında kulaklıkla ders çalışıyordu ve aşağıdaki tantanayı duymuyordu.

   O esnada annesi Danielle ve babası Andrew çok sesli bir şekilde tartışıyorlardı. Danielle, Andrew'in eve gece geç saatte gelmesi ve lisedeki bazı arkadaşlarıyla (bunların çoğu kız ki sorunun da ana sebebi bu) geceleri takılıyordu. Ancak Danielle'nin daha çok zoruna giden gittikleri mekanlarda çektikleri fazlaca samimi pozları sosyal medyada paylaşmasıydı. Bu durum onu çıldırtmıştı.

- Sen ne yaptığını zannediyorsun Andrew ? Hala üniversiteli bekar bir genç olduğunu filan mı zannediyorsun ? Bu fotoğraflar da neyin nesi ?
Bir yandan da elindeki telefondan, paylaştığı resimleri gösteriyordu. Andrew ise sanki hiç bir şey olmamış gibi umursamaz tavrıyla sadece boş boş bakıyordu.
- Tanrı aşkına senin neyin var ? Anlamıyor musun hala ? Kızım olmasa senin gibi pislik bir adamla bir dakika durmam.
- Kızım mı dur orada bir dakika ? Sen kimin kızından bahsediyorsun ha....

O esnada Julie'nin ödevi bitmişti. Kulaklığını çıkarttı ve aşağıdaki yükselmeye başlayan sesleri duydu.

***

Oh tanrım yine kavga ediyorlar! Bıktım artık kavgalarından. O an çok sinirliydim. Aslında hedefim aşağı inip yapmadığım bir şeyi denemekti. Belki işe yarar diye düşünüp aşağı indiğim anda yeteeer diye çığlık atıp ikisine de "Anne sen çık yatak odasına, Baba sen de yat şuradaki koltuğa bıktım artık kavgalarınızdan." diyecektim. Bendeki cesarete de bakın. Ben merdivenlerden inerken bağırtı sesleri daha da yükseliyordu. 

Müzik: Jorge Méndez  - "Midnight" 

(Kısık sesle melodi eşliğinde okumanız tavsiye edilir.)

O an indiğimde babamı annemin suratına çok feci bir şekilde tokat atarken buldum. Bu da yetmemiş gibi annemin üstüne yürüyordu, bağırmaya başlamıştı anlaşına o tokadın devamı da gelecekti. Annem yerden kalktı ve tam babam bir kez daha vuracakken bir anlık refleksle annemin önüne geçtim sanki annemi küçücük bedenimle koruyabilecektim. 14 yaşındaydım ama evet ne yazık ki yaşıtlarıma kıyasla daha kısa ve sıskaydım. Ve o an yüzüme öyle bir tokat inmişti ki... Evet babamın öfkesinden nasibimi almıştım. Tokatın etkisiyle dengemi kaybedip yere düştüm. Beş parmağının kıpkırmızı izi yüzümdeydi. Döndüm ve o an babama daha önce hiç bakmadığım bir öfkeyle bakıyordum. O an yediğim tokat yetmiyormuş gibi haykırmaya başladım. Yeteeer! Lanet olası pislik! Geber! Senden nefret ediyorum!.. O esnada annem ben bu lafları haykırırken eğilip annelik içgüdüsüyle üstüme kapandı, bir yandan da bağırmamam için ağzımı kapamaya çalışıyordu kısacası beni babamın gazabından korumaya çalışıyordu halbuki kendisini koruyamamışken. Babam o an bir kez daha elini kaldırdı ve kaldırmasıyla yumruğunu sıkıp elini geri indirmesi bir oldu. Belki de o sefil yüreği gördüğü bu manzara karşısında acımış ve bırakmıştı. Sonrasında hızlı adımlarla kapıya doğru yürüyüp kapıya sert bir şekilde kapattı ve evi terketti. O an annemle biz bir süre yerde oturur vaziyette ağladık. Annem bir yandan ağlarken bir yandan da her şeyin düzeleceğine dair bir şeyler zırvalıyordu. Hiç bir şeyin düzeleceği yoktu. Boşanmalıydı başka yolu yoktu. Önceleri bazen annem ve babamın ağzından boşanma lafı geçtiğinde onlara çok kızardım. Ama babamın bu son yaptığı haddini fazlasıyla aşmıştı. O gece annem beni yatırdıktan sonra sabaha kadar ağlamıştım. Tanrı'ya "Neden ?" diye isyan ediyordum. 

6 Nisan 2011 (Devam)

Julie uykusuz kalmış ve ağlamaktan bitap olmuş gözlerini ovuşturdu. Yavaşça yatağından kalktı, yorgundu. Ağır adımlarla banyoya gitti ve gözlerini yıkadı. Bugün canı okula filan gitmek istemiyordu. Bir ara annesini merak etti. Yavaşça yatak odasına gitti. Annesine farkettirmeden sessizce kapıyı araladı. Annesi yatağın üstüne oturmuş dizlerini geriye çekmiş, sırtını yatağın kenarlığına yaslamış ve düşünceli bir halde kendi kendine bir şeyler söyleniyordu. "Neden ? Ben nerede hata yaptım ?" 

***

Ben de yavaşça aşağı indim. Sanki kahvaltı yapacakmışım gibi. Uyuşuk ve sanki zoraki yapıyormuşum gibi boş bir kaba mısır gevreği ve ardından sütü boşalttım. Yavaşça sandalyeyi çekip oturdum. Dün gece gözümün önünde canlanıyordu. Dalmış gitmiştim. Sonra kendime geldim. Ve masanın üzerindeki kahvaltıya baktım. Uzun süre birbirimizi seyrettik. Elimde kaşığı kabın içerisinde döndürüyordum. Sonra tek kaşık bile almadan geri yukarı çıktım ve odama geri girdim. Yavaşça yastığa başımı koydum. Düşünüyordum sebepleri, sonuçları babamın neden böyle davrandığını. Aralarında neler olup bittiğini birazcık biliyordum. Umutsuzca çözüm yolu arıyordum. Sanırım bunları düşünürken dalmıştım. Sonra birden alarm çalmaya başladı. Neye uğradığımı şaşırdım. Nasıl bir dalmaksa yerimden sıçramıştım. Yavaşça alarma eğildim ve kapattım. Ruh gibiydim. Yapacak bir şey yoktu ve yattım ve uyudum. Rüya görüyordum annemle babamın boşanıyordu.Bense mahkeme salonunun arkasında oturup sessizce izliyordum. Sonra annemin çığlığıyla birden uyandım..

(YORUM ATAR VE OYLARSAN YAZARINI ÇOK MUTLU EDERSİN.)

DÖRT HAYAT Wattys2017Where stories live. Discover now