2x29- Gilbert

353 44 6
                                    

(Resim: Gilbert)

"-Hayatın boyunca en çok kimi sevdin ?
-VB: Onu
-Kimden bahsediyorsun ?
-VB: Onu, lakin buna sevgi demek sevginin nedemek olduğunu bilmemekti."

11 Ocak "Çarşamba" sabaha karşı

Gözlerini telaş içerisinde açtı. Kimi arıyordu bu tedirgin gözler ? Ölümün teğet geçen kılıcını mı, yoksa yeniden kaybettiği öz annesini mi ? Gerçi onunla bir kez bebekliğine yaptığı yolculuk ve başka bir hayatta ölüşünden başka ne hatırası vardı ki ? Kalkmasıyla beraber avucunun içine sıkıştırılmış notu farketti.

"Çocuk değilsin artık oynamayı kes! Yaptıklarının neler doğurduğunu görmüyor musun ? Nehir ister gidere ister denize aksın bırak önüne odundan set döşemeyi. Ayrıca seni kurtardım. Biliyorum neden diyeceksin ama deme, kurcalama bazı şeyleri...
William Vanta Black"

Ne kurtarması. "O" mu kurtarmıştı şimdi beni. Bir insan düşmanı gibi davrandığı birisini neden kurtarır ki ? Acaba sandığım kadar kötü birisi değil mi ? Ne saçmalıyorsun Julie daha el kadar bebekken tepene karabasan gibi çöken, seni boğazından tutup köprü de sallandıran, sürekli seni tehdit eden "O" değil mi ? Böyle birisinin iyi olmak gibi bir hayat amacı olduğunu aklından bile geçirme Julie. Bu arada Gilbert ne olacaktı ? Onu o lanet yerde kaderine terkedemem.

Kendi sevdiğim insanları kurtaramadım. Bari en azından başkalarının canın yanmasına izin vermeyeceğim.

***

Gün ağarmaya başlamıştı. Aşağıdaki gürültü niyeydi şimdi ? Zaten başım ağrıyor. Birazcık uyusam. Bütün bunları düşünürken merdiveni birilerinin adımladığını duydum.

Kapıyı açtı ve yatağımda öylece oturan bana baktı. "Şey Profesör Edward'ın torunu Julie siz miydiniz ?"  Dedi kadın. Bir an durup dikkatlice kadını süzdüm. "Siz kimdiniz ?" dedim sorgulayıcı bir üslupla. "Ben büyükbabanıza minnettar eski bir öğrencisiyim. Adım Mr. Halsey."

***
Kadınla bir süre konuştuktan sonra meseleyi anlamıştım. Doğru ya büyükbabamın ölüm haberini aldığım telefon dün yani salı akşamı gelmişti. Ne kadar da şanlı bir insanım ben böyle (!) Bunu da değiştirememişim sanırım. Sahi doğru düzgün hiçbir şeyi değiştiremedikten sonra bu gücün manası neydi ki ? Nedeni neydi bütün uğraşımın ? Beni merakla kesen bakışların arasından evden çıktım. Büyükbabamın ölümünü içerideki yapmacık tayfanın yaptığı gibi değersizleştirmeyeceğim. Son bir kez daha büyükbaba.....

*** (Birkaç gün öncesi)

Büyükbabam odamın kapısını tıklattı ve içeri girdi. Bense o sırada kitap okumakla meşguldum. Kızım, dedi başımı okşayarak. Eksikliğini hissettiğim baba hissini bulabildiğim tek şeydi sesindeki huzur. "Büyük annen yine seni soruyor: Julie nerede kaç gündür eve gelmiyor,diyor" dedi melodili sakin bir kahkaha ile.
-Her zamanki büyük annem işte "Büyükbaba bana annemin küçükken seninle neler yapardı. Hatırladığın bazı şeyler var mı ?"......

Ailem diyebileceğim insaların ait olduğu yap-bozun son parçasını da denizdeki martılara atmıştım. Olduğu yere çökmekten gayrısını istemeyen ayaklarım son bir kaç adımını da kalan tek dostum sahile doğru sürmeye başladı.

***

Sahile vardığımda kumsalın diğer ucunda bir çığlık sesi duydum. Hızla sese doğru koştuğum esnada yine "O" nu görmüştüm. Lakin yanındaki küçük çocukta kim ? Neden elinden tutuyor ? Birden gözümün önünde yok oldu. Yok artık! Şimdi de halüsinasyon filan mı görmeye başlamıştım ? Uzun süre, az önce "O" ve yanındaki küçük çocuğun ayakta dikildiği yere odaklandım. Resmen ışınlandı gibi bir şey olmuştu. Bu başka nasıl açıklanır bilemiyordum. Birden içimdeki umursamaz sesi işitir gibi oldum "Kendin zamanda yolculuk yapabiliyorsun da buna şaşırıyorsun ?"

Omzuma değen el ile sıçradım. Hemen arkamı döndüğümde sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum. "Abla kaçmalısın! Tüm 23 senin peşinde. Kellene cehennem vadediyorlar." dedi aceleci bir tavırla. Bu çocuk neden sürekli beni korumaya çalışıyordu ki ?

-Gilbert, sen nasıl kaçtın ?
-Kaçmadım, beni ayin başlamadan önce bıraktılar. Ben de seni çok merak ettim ve çıkışa yakın bir yere pusup bekledim. Geceye doğru tam gözlerimden uyku aktığı esnada Tanrı'nın sevgili kuluyum ki kapkaranlık elbiseli bir adam çıktı kucağında sen vardın. Çıktı biraz sağa sola bakındı ve birden gözden kayboldu. Varken yok oldu düpedüz.

-Bana her şeyi baştan anlatabilir misin ? Kim takip ediyor beni ?

-Tüm 23 tarikatı. Senin etrafında toplanan halkadakilerin her biri dünya üzerinde kurduklari küçük yuvalanmaların liderleri. Ve hepsi şu an burada Virginia eyaletinde. Evini biliyorlar.......

Hayııır, yo yo yo! Sahilin sabahın serin güneşiyle ısınan kumunun üstüne serilmişti. Tutmaya çalışırken ben de art arda gele mermilerin ardından kendimi yere attım. Birkaç saniye süren silah atışından sonra ses kesildi. Elimle kan revan içinde kalan Gilbert'ın başını hafifçe yukarı kaldırdım. İstemsizce süzülen yaşlar, ölümü zırh diye kuşanmış yüreğim ve Mortem'in eşliğinde Azrail ile kabzolan sonsuzluğa bedel ruh. Çok değil sadece birkaç cümle edebilmişti:

"Sen çok iyi birisisin Julie abla. Lütfen, kardeşlerimi ve ailemi, bana zorla tuzağa düşürttükleri o biçare insanlar gibi katletmelerine izin verme..."

###

""-Adı neydi peki ?
-VB: Angel, Angel SCOTT""

Müzik: Placebo - "Running Up That Hill"  

**Do you want to feel how it feels? (Nasıl hissettirdiğini hissetmek ister misin ?)

Do you want to know that it doesn't hurt me? (Nasıl acıttığını bilmek ister misin ?)

Do you want to hear about the deal that I'm making? (Yaptığım anlaşma hakkında bir şeyler duymak ister misin ?)

If I only could, I'd be running up that hill. (Eğer yapabilseydim o tepeye tırmanırdım)

And if I only could, (Eğer sadece yapabilseydim)

I'd make a deal with God, (Tanrı'yla bir anlaşma yapmak isterdim.)**

//SEZON FİNALİNE DOĞRU//

(Artık sır perdeleriyle işimiz yok, gerçekler fora... OY ve YORUM'lar güverteye...)
(YENİ BÖLÜM: 5 Mayıs Cuma 2017---> 2x30 - 1923)

DÖRT HAYAT Wattys2017Where stories live. Discover now