3x6- Tutunmak

306 35 17
                                    

(Resimdeki söz: Bırakıp gitmek acıtır ama tutunmak daha çok..)

*JULIE'NİN BABASI*

Benim adım Christopher Rutherford. Zaman Tanrısı Kronos'un 3608. kuşak oğlu. Bu da benim hikayem...

Hayatımda çok zor kararlar vermek zorunda kaldım. Hiç kimsenin daha önce arasında kalmak istemeyeceği seçenekler vardı önümde. Şimdi diyorsunuzdur. Bu adam zamana hükmediyor. Onun için kararları değiştirmek anlık iş. Keşke hayatta her şey düşündüğünüz kadar kolay olsa.  Cahillik mutluluktur derler ya hani. İşte hayatımda duyduğum en doğru sözdür kendisi. Sahte kimliğimle yazdığım yazılardaki her satır ömrüm boyunca yaşadığım tecrübeler ve öğrendiğim bilgilerin kelime halinde dökülmesi. Kızıma hak veriyordum. Babası en zor zamanında onun yanında mıydı ? Sadece geriden sinema izleyicisi gibi bakmakla yetindim. Kendimce gerekli açıklamalarım vardı. Ama hiçbir sebep kızımın çektiği acılara göz yummamı gerektirmezdi.

_O zaman neden geriye dönüp bambaşka bir hayat çizmiyorsun kendine ?
_Bazı şeyler önceden olduğu gibi kalmalı. Değiştirmeye kalkarsan parçalanır, elinde kalır.
_Lanet olsun o zaman bunca güce sahip olmanın manası ne ?

_Zaman ve gerçeklik çok ince çizgilerle birbirine bağlı. Eğer üzerine gidersen kırıldığı anda üstüne saçılacak cam parçalarının vücudunu kesmesine ses çıkartmaya hakkın olmaz. Ve ben payımı aldım. Her ne kadar bizlere "Tanrı" denilsede mitolojide. Bizlerde en az sizler gibi insanız. Ve inanın bana "Zaman"a istediğimiz kadar hükmetmeye çalışalım. Bizler Tanrı değiliz.

Julie'nin evinden çıktım ve kapıyı sessizce kapadım. Gözlerimi açtığım anda kendi evime geldiğimi farkettim. Ama hayır! Neden tekrar bu ana geldim ? Niçin bu acıyı kendime tekrar tekrar yaşatıyorum...

###

Kapıyı kapattım ve koridora ilk adımımı attım. Ağır adımlarla koridoru arşınlamaya başladım. Koridorun iki kenarında yol kenarına park edilmiş araçlar gibi dizili koliler vardı. Yine taşınıyorduk. Her seferinde koridora dizilmiş kolilerin azaldığını farketmiştim. Yatak odasının kapısı hafif aralık bırakılmış vaziyette açıktı. Adımlarımı biraz hızlandırdım. Odanın kapısını açtığımda manzara...

Raine dizlerini geri çekmiş, sırtını duvara yaslamış bir şekilde oturuyordu. Elleriyle dizlerini sarmış kafasını iki bacağının arasına gömmüştü. Kapıyı hafifçe ittiğimde çıkan gıcırtıyı duyup hayatın yıprattığı göz yaşlarına tutunan ama onlar da her akıp gittiğinde ruhunu artık taşıyamayan gözleriyle bana baktı.

-Raine, ne oldu ?

Yataktan kalkıp boynuma sarıldı hıçkırıklarla ağlayarak. "Üzgünüm" diyordu defaatle. 

"Neden ?" dedim. Bir süre sarıldıktan sonra kendini tekrar geri çekti. Gözlerine baktığımda bir zamanlar umudunu kaybettiğimde umut bulduğum kadının artık kendine dahi yetmeyecek kadar umudunun kaldığını farkettim. "Hamileyim." dedi kısık bir sesle. "Ne ?" dedim büyük bir gülümseme haline bürünmüş suratımla. Ama aynı gülümsemeyi onun yüzünde görünce yüzüm düştü. Raine'nin yüzünde mutluluktan çok acı ve üzüntü vardı. Böylesi güzel bir haber karşısında neden böyle davranıyordu ?

-İyi misin aşkım ? Neden bu kadar üzgünsün ?

-Chris biz kaç zamandır birlikteyiz ?

-Nereden çıktı şimdi bu soru ?

-Lisedeki sevgililik dönemimizi de sayarsan 13 sene...
-Evet ama neden böyle bir şey sorduğunu hala anlayamadım.

-Peki ne zamandan beri böyle kaçıyoruz.

-Babamın öldürüldüğü günden beri ?

-Doğru o günden beri şu koridorda koliler eksik olmadı. Neden öldürüldüğünü biliyorsun demi ?  

Konuşurken sürekli gözümü kaçırmaya başlamıştım. Böyle bir haberin üstüne neden böyle konuları açmıştı.

-Neyi ima etmeye çalışıyorsun ? Açık konuş.
-Ya onu da babanla aynı kaderi paylaştırırlarsa. Artık kaçmaktan yoruldum Chris! Ne olacaksa olsun. Ben böyle bir dünyaya küçücük bir bebek getirmek istemiyorum. Onlar her yerde Chris, her yerde! Neden kaçıyoruz ki ?

-Bunu daha kaç kere açıklamam gerekiyor ?.....

İşaret parmağını dudağıma götürdü. "Sus! Bana yalanlarını anlatma artık. Çünkü sıkıldım Chris. Söylesene babanın öldürüldüğü günden beri mutlu bir günümüz oldu mu ?"

-Tanrım evliliğimizi bile kaçarcasına yaptık. Ertesi gün başka bir yere gittik. Nedenini sorduğumda söylediğin yalanlara inandım. Aslında ben söylediğin geçiştirmelerden çok sana inandım. Seni çok sevdim Chris. Hem de ailemi karşıma alacak kadar. Doğrusu hayatı karşıma alacak kadar. Ama artık yoruldum Chris.

-Lütfen konuşma böyle. Hem neden yalan söylediğimi söyleyip duruyorsun. Babamın kirli işlerle uğraştığını o yüzden başının büyük bir belaya girdiğini. Bu sebepten öldürüldüğünü ve bu kirli işlerin benim yakamı bırakmadığını daha kaç kere tekrar etmem gerekiyor.

-Tanrı aşkına Chris bu ne kadar kirli bir iş ki kaçtığımız her yerde bizi buluyor ? Tam 7 tane ülke değiştirdik Chris! 7 ülke!! Artık inanmıyorum. Şimdi defol evimden! İstemiyorum seni de sevgini de yalanlarını da senden olacak çocuğu da. Az önceki sarılmamı veda olarak kabul et. Ben böyle bir dünyaya bu şekilde bir çocuk getiremem. Kendime yeni bir hayat kuracağım Chris! Anlıyor musun beni ? Sensiz ve seni kovalayan belalar olmadan.

Sadece yıkılmış gözlerle gözlerinin içine bakıyordum. Bu kadar kolay mıydı ? Her şeyi bir kenara bırakıp kırıştırıp atmak.

-Aslında haklısın sen niye gidiyorsun ? Ben gitmem daha mantıklı. Senin de aldığın ev de senin olsun.

Kapıya doğru attığı her adım o gece babamı öldüren silahlar gibi kafamda kafama bir kurşun daha çakıyordu. Kolundan tuttum.

-Bırakma beni. Seni de bulurlar.

Eliyle kolunu tuttuğum elimi üstünden kırıntı çırpar gibi attı. 

-Eğer doğacak çocuk yüzündense o da büyükbabasının pisliğiyle başı belaya girecekse. Merak etme yarın kürtaj yaptıracağım.

-Bilmiyorsun.

-Artık dinlemek istemiyorum Chris. Seni belalarınla yalnız bırakıyorum Chris.

Yüzüme örtülen kapıyla irkildim. Hayatta kendimden bile daha çok sevdiğim insan yüreğimi elinde parçalayıp gitmişti...

###

Anlıyor musun Julie Scott. Annen gibi senin de beni bırakmana izin vermeyeceğim. Ondan bana kalan tek şey sensin. Hayatım pahasına seni koruyacağım. Çünkü şu hayatta tutunabileceğim tek dal sen kaldın kızım....

Müzik: Lord Huron - When Will I See You Again ?

**If you got what you came for why should you stay ? (Eğer biliyorsan, ne için geldin, ne için kalman gerekiyor)

If you know where you're going why delay? (Her nereye gideceksen, gecikme)

If you won't be returning don't say goodbye (Eğer geri dönmeyeceksen, elveda deme)

When will I see you again? (Seni bir daha ne zaman göreceğim)**

(ARTIK SINAV HAFTAM BİTTİ. HERGÜN YEPYENİ BİR BÖLÜMLER SİZLERLE OLACAĞIM...

OY ve YORUM'lar sizden, YAZMAK benden....)

  

DÖRT HAYAT Wattys2017Where stories live. Discover now