3x5- Kızım, iyi misin ?

294 41 15
                                    

-Kızım iyi misin ?
-Kızım mı, kimsin sen ?
-Açıklayacağım, hem de yazdıklarımdan fazlasını. Geliyorum yanına. Bekle beni!

Telefon birden yüzüme kapandı. Ellerimle yere basarak vücudumu kaldırdım. Büyükannemi de omzundan destekleyip delik deşik olmuş kanepeye otutturdum. Kadıncağız sırtüstü yere yapışmış, yüzü parkeyle buluşmuştu.

Gözlerimle evin harabe halini süzüyordum. Evimi ne hale getirmişlerdi. Adeta evime gece baskını vermişlerdi. Canımı kurtardığım için sevinemiyordum bile. İşte şimdi neyle karşı karşıya olduğumun bilincindeydim.

_Başın büyük belada Julie. İnan bana bu sefer o çok güvendiğin güçlerin bile kurtaramayabilir seni.

Birkaç adım atacak oldum ki ayağıma kırık cam parçası batmıştı. Birden "Aaah" diye çığlık atmamla dengemi kaybedip yere kapaklanmam bir oldu.  Lanet olsun! Tam en azından bir yerime bir şey olmadı derken derken ayağımda serçe parmağımın yarısı büyüklüğünde bir cam parçası vardı. Sadece ayağımı tutmuş kıvranıyordum. Elimle çekmeye cesaret edemiyordum. Derken birden kapıya birisi vurmaya başladı. Aslında omuz atıyor demek daha doğruydu. Çünkü kısa bir süre sonra kevgire dönmüş kapıyı kırıp eve girmesi zor olmamıştı.

Bu sefer gerçekten Lanet Olsun! Adam içeri girdiğinde yüzümü acınan kaynaklı buruşmanin yerini şaşkınlığın verdiği hayret kaplamıştı. Adamla göz göze geldim kısa süreliğine. "Sen, sen o'sun." Onu ilk gördüğüm anda tanımıştım. Okulda yapmak zorunda bırakıldığım skype görüşmesinden sonra okuldan çıktığım esnada yere düştüğüm ve yerdeki su birikintisiyle yüz yüze geldiğimde gördüğüm görüntülerdeki kişiydi. Bana "Zaman senin kölen, kader ise Tanrı'n." diyen adamdı bu.

Benim halimi görünce bir telaşa kapıldı önce. Eliyle ayağımı tutuyordu. Sanıyorum ki nasıl çıkaracağını ölçüp biçiyordu. Ani bir hamleyle cam kırığını ayağımdan çıkarıverdi. Bastığım yaygaradan sonra kendimi geri çektim. Bir süre sadece boş gözlerle bakıştık. Ama her zamanki gibi konuya ilk o girdi.

-Biliyorum şu an kafan çok karışık. Bu adamı bir yerde daha görmüştüm. Bana söyleceğini söyledikten sonra uçurumdan atlamıştı. Neler oluyor, kim bu adam ? diyorsun. Sindirmesi zor ama senin gibi zamanda yolculuğu dahi hazmetmiş bir kız için bu kadar zor olmasa gerek. Her şeyden önce özür dileyerek başlamak istiyorum kızım. Sana sahip çıkamadığım için. Ama inan bana bela biz Kronos hanedanının en büyük sorunu. Paratoner misali çağırıyoruz belayı ne yaparsın işte.

-Kızım diyip durma bana. Hem sen kimsin ? Önce onu söyle. Sonra da o yazdığın kafa karıştırıcı garip yazılarını açıkla.

-Benim kızım. Baban Christopher Rutherford. Sen tanımıyorsun ama ben seni tanıyorum, biliyorum. Gözümü senden bir an olsun ayırmadım. Lakin elimden gelmeyerek birçok şeye müdahele edemedim. Artık işler değişti. Peşinde dünyanın en güçlü tarikatı var. İnan bana siz gençlerin sürekli bahsettiği illüminati bile bunun yanında zayıf kalır.

Ne yapacağımi bilemez haldeydim. Karşımdaki adamın söyledikleri şeyler yenilir yutulur cinsten şeyler değildi. Ne demeli ne tepki vermeliydim ? Kafamda bunun hesabını yapıyordum.

Ellerini saçlarımın arasında gezdirmeye yeltendi ancak ellerini itip kendimi geri çektim. "Ne hakla" dedim.

Yüzüme sadece arkasındaki manayı açıklayamadığım garip bir tebessümle bakıyordu.

-Biliyorum bunca seneden sonra neden şimdi ? Ama inan bana annenin de canına kıyan o alçaklar sana da aynısını yapmaktan çekinmezler. Biliyorum geç kaldım babalık yapmak için ama hiçbir iş asla başlamak için, hiçbir şey olmak için geç değildir. Nefes aldığı sürece hala fırsatı vardır insanın. Ve ben aynı şeyi kızıma da yapmalarına izin vermeyeceğim. Baban olarak artık yanındayım kızım.

Müzik: Scott Helman - "Machine"

-Babanım ha! Bunca sene neler çektiğimi gördün mu peki ? İki annemi de nasıl kaybettiğimi. Sadece onları değil daha bugün daha çocuk diyebileceğim bir çocuğun nasıl sahilin ortasında kurşuna dizilip kucağımda can verdiğini. Senin o boş bıraktığın şeyi yani babalığı doldurmaya çalışan büyükbabamın ölüşünü. Lanet olası karanlık giyimli bir adamın beni boğazımdan tutup sallandırdığı, lanet bir bebekken annemin bana veda edişini... Daha sayıyım mı ? Yoksa hala  gerçekten babam olduğunu mu düşünüyorsun. Çık evimden Mr. Christopher şimdi! Bugüne kadar tek başıma göğüs gerdim hayatın bütün kahpeliğine. Şimdi üçbeş çapulcu, tarikat soytarısının attığı kurşun yağmuru bana nisan yağmuru gelir. Birazdan polis çağıracağım. O yüzden şimdi terkedin evimi. Benim sizin gibi bir babam yok. Bir tane ihtiyar büyükannem ve bazen içimde hala bir parça inanç bulduğumda dua ettiğim Tanrı'dan başka kimsem yok benim!

Sessizce ayağa kalktı, arkasını döndü, kapıya doğru yürüdü ve çıkıp gitti...

**Your heart is more than a machine
(Senin kalbin bir makineden fazlası)
Their words come like arrow when they fly. (Onun sözleri ağzından çıktığı anda uçan oklar gibi [Sonunda kalbine saplanıyor])**

ROMANI BIR SÜRE DAHA YAZAMAYABİLİRİM O YÜZDEN Yeni Bölüm yayınlandığında haberiniz olması için Kütüphanenize ekleyebilirsiniz.

(An itibariyle başlayan Ramazanın sofralarımıza bereket, ailemize ve başta Türkiye olmaz üzere cümle İslam Coğrafyasına huzur ve barış getirmesi dileğiyle. OY'larınızı esirgemeyin:))

DÖRT HAYAT Wattys2017Where stories live. Discover now