2x5- Geçmişin pençesi

518 84 18
                                    

(UYARI: Azıcık şiddet sahnesi içermektedir. Aramızda rahatsız olabilecekler için şiddet olan kısımlarını yazıyla belirttim. Umarım sizler için sıkıntı olmaz. Keyifli okumalar:) 

9 Ocak 2017 Pazartesi akşam vakitleri

Evin kapısının açıldığını duydum. Gelen büyükbabamdı. "Julie" diye seslendi odaları gezinerek. Ayak seslerini duyabiliyordum. "Julie kızım neredesin ?" diyerek merdivenlerden çıkmaya başladı. Merdivenin gıcır gıcır eden tahta zemini ve büyükbabamın tok sesiydi şu anlık tek duyduğum. Ellerimi kulaklarımdan çektim ve ayağa kalktım. Aceleyle cam kırıklarını toplamaya çalışıyordum. Beni böyle görmesini istemiyordum. Kanayan ellerimle avuçladığım cam parçalarının tenimde bıraktığı acıyı hissetmiyorum bile. Daha başka şeylerdi beni endişelendiren. Büyükbabam banyodan içeriye adımını attığında söylediği ilk söz "Bakir Meryem Ana aşkına! Julie burada ne oldu böyle." oldu. Ne olduğunu ben bile bilmezken ona ne açıklama yapabilirdim ki. Birden yumruğumu sıkmama rağmen avucum içinden süzülen kanı farketti. "Elin..." demeye kalmadan ilk yardım dolabındaki küçük çantayı çıkardı. Perişan ve endişeli bir vaziyette elimi sarmaya çalışıyordu. İlkyardım hakkında pek de bir şey bildiği söylenemezdi. Bense onun bu çabasını boş gözlerle izliyordum...

***

Bir gün sonra

Kulağımda kulaklık ile üniversite binasının koridorlarında adım adım bilgisayar odasına doğru yürümekteyim. Kafamı belki biraz olsun dağıtması umuduyla tarih hocasının verdiği araştırma ödevine balıklama atılmıştım. Konu Hiroşima'ya atılan ilk atom bombasını atan pilotun hayatıydı. İnsan böyle bir şeyi neden araştırma ödevi olarak verir bilemiyordum. Ne biliyim bombayı hazırlayan ekipteki bilim adamlarının hayatlarını filan isteyebilirdi. Bütün bunları düşünmekle meşgulken çoktan bilgisayar odasına varmıştım. Kapıdan içeri girip bir bilgisayarı açtım. Bir süre sadece Google ile bakıştıktan sonra bir şeyler yazmaya başladım. "Atom bombasını atan uçağın pilotu."

Farenin tekerleğini kaydırıp sayfayı kaydırarak hangi siteye gireceğime karar vermeye çalışıyordum. Vikipedinden araştırmak gibi çocukça bir şey yapmak istemiyordum.

Sonunda bir siteyi tıklamıştım. "Asteğmen William Black" Hayatı hakkında çok da bir şey yazmamışlardı. Sadece askeri birkaç başarısı yazıyordu. Birden ekrana bir yazı gelmişti. Skype'dan birisi arıyordu. Arayan kişinin adı "23" olarak gözüküyordu. Kırmızı ve yeşili seçmek arasında kararsız kalmıştım. Sağıma ve soluma döndüm. Benim dışımda sadece bir kız ve bir erkek vardı. Onlarda bir monitörün başında sanırım bir şeylere bakıyorlardı. Geri dönüp bilgisayar monitörüne baktığımda çağrı başarısız dedi ve kapandı. Bir anda cebime gelen mesajla birlikte irkildim. Hemen telefonu çıkardım. Bilinmeyen bir numaradan bir mesaj gelmişti.

< Kulaklığı kulağına tak hemen! >

Müzik: Vivien Chebbah- "Overpowered"  

İçimde beliren merağın yerini şüphe kaplamıştı. Bu da ne böyle. Emir verir gibi gizli bir numaradan gelen bu mesaj, az önce skype'tan arıyan '23' adındaki kişi. Bütün bunların mutlaka bir açıklaması olmalıydı. Bilgisayarın büyükçe kulaklığını kulağıma taktım. '23' yine arıyordu. Bir süre kararsız kaldıktan sonra cevaplamıştım. Ekran simsiyahtı hiçbir şey görünmüyordu. Birden anladığım kadarıyla kameranın üstüne örttükleri şeyi kaldırdılar. Tanrım! Onlar ne korkunç kıyafetlerdi öyle. Kan kırmızısı giysileri, yüzlerini kamufle eden ürkütücü maskeleri. İle 3 kişi ve başına torba geçirilmiş elleri bağlı birisi vardı karşımda. Arkalarında yerlerde birkaç kırmızı mum aleviyle loş ortamı az da olsa aydınlatıyordu.

Birden skype'a mesaj geldi. < JULIE > yazılıydı büyük harflerle. Bir mesaj daha geldi. < Kapatmayı aklından dahi geçirme! > yazıyordu. Birden ortadaki adam kameraya yaklaştı ve "Seni bulamayacağımızı, sana düşündüren neydi ?" dedi. Sesi çok kalın ve hırıltılı geliyordu. Birden kendini geriye çekti ve sağdaki eline bir bıçak verildi. (Şiddet kısmı) Bıçakla avuç içini yardıktan sonra kafasına torba bağladıkları kişinin kafasındaki torbaya sürerek sildi. Avucundaki kan az da olsa akmaya devam ediyordu. Tanrım! Ne izliyordum ben şu an ? Bunlar kimdi, adımı numaramı nereden öğrenmişlerdi. Nedense kılımı dahi kıpırdatmadan sadece canlı canlı olanlara tanık olmakla yetiniyordum. Sonra başı torbalı kişinin bileğini açtı. Bu bir kadındı. Ağlamaya ve yalvarmaya başladı. Ne yapacaklardı kadına. İçimdeki korku bütün vücudumu kemirmeye başlamıştı. Bıçağın ucunu hafifçe bileğinde gezindirmeye başladı. Sonra birden ani bir bıçak darbesiyle kadının kolunu yardı. (Şiddet bitti) Kahretsin! Bu vahşeti daha fazla izleyemeyecektim. Hemen kulaklığımı çıkarıp ayağa kalktığım esnada, telefonuma tekrardan mesaj geldi. Bu sefer açmaya dahi korkuyordum. İnceden titremeye başlayın elimle telefonu açtım ve bildirim ekranındaki mesajı tıkladım. < Otur ve kulaklığı tak. > yazıyordu. Hass** Beni bir yerden filan mı izliyorlardı. İyice korkmaya başlamıştım. Kıç üstü çakılırcasına sandalyeye geri oturmuştum. Korkudan elim ayağım titriyordu. Ellerimle tırnaklarını kemirmeye başladım. Yine çok pis bir b*ka saplanmıştı ayağım. Tekrar kulaklığı kulağıma taktım ve tekrardan gelen aramaya cevap verdim. Aaa! diye bağıracakken elimi ağzımla kapadım. Kadın boylu boyuna yerde yatmaktaydı. Ellerini hareket ettirmeye çalışıyordu. Bileğinden boşalan kıpkırmızı kan ve başında hala bağlı duran torba... Karşımda çaresizce ölümün her an gelmesini bekleyen birisi vardı. Bense sadece film izler gibi bütün bu vahşeti canlı canlı izliyordum. Biraz sonra başındaki torbayı çıkarttılar. Kanım çekilmişti. Karma karışık şeyler hissediyordum. Açıklaması imkansız, hissetmesi ağır şeyler... Karşımda cansız bedeniyle gözlerimin içine bakan kadın o gece "Anlıyor musun kızım ? Senin de peşinden gelirler. Bunu yapmaktan başka çarem yok!" diyen o kadındı. Benim için benden vazgeçmiş annem, öz annemdi az önce gözlerimin önünde canice katledilen. O adam tekrar kameraya yaklaştı ve yeniden şu sözleri sarfetti. 

"SENİ BULAMAYACAĞIMIZI, SANA DÜŞÜNDÜREN NEYDİ ?"

(Yazarın notu: Okuyucularım şunu bilmesini isterim ki romanıma koyduğum her etiket zaman geçtikçe karşılığını bulacaktır. Bazı okuyucularımın bazı bölümlerde yarıda bırakması cidden üzücü. LÜTFEN ROMANIMI TAKİPTE kalmaya çalışın. Çünkü ileride çözülecek düğümlerin beyninize düğümleneceğine ve sizi gerçekten şaşırtacağına inanıyorum. Oylamayı ve yorum atmayı unutmazsanız çok sevinirim.)

DÖRT HAYAT Wattys2017Where stories live. Discover now