2x24- 23: Başkomutan Şeytan

381 62 13
                                    

(NOT: Julie karakteri bu değiştirdiği zamanda sadece kendi başına gelecek olayların akışını değiştirmiş oldu. Bunun diğer bölümlerde gördüğümüz karakterlerin yaşadıkları üzerinde belirgin bir etkisi yok.)

(İblis) dedi: (Bari) bana (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver."
(Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilmişlerdensin."

11 Ocak "Çarşamba" 2017 (Salı'yı çarşambaya bağlayan gece saat 04:00)

Abla, kalk! Birazdan gelecekler. Omzumun sarsıldığını hissediyorum. Gözlerimi açmaya çalışıyorum ancak bu çok güçtü. Uyanmalısın Julie hadi bir gayret! Göz kapaklarımı açar gibi olduğum esnada ayak sesleri duyuyorum. Ben gözlerimi açmaya uğraştığım esnada ayak sesleri gitgide daha da şiddetleniyor. "Abla, geliyorlar. Aç gözlerini!" kulağımda çınlayan sesi adete korkunun ta kendisiydi.

Sonunda gözlerimi aralamayı başarmıştım. Ayak sesleri artık çok yakındı. "Neredeyim ?" diyebildim ağzımdan zar zor dökülen birkaç kelimeyle. "Abla hadi kaçmalıyız, onlar geliyor. Yüzümü sağa çevirmemiştim ama yanımda başına torba geçirilmiş birisi görüş açıma girmişti. "Bu kim ?" yalnızca gözlerimi çevirebildiğim kadın için. "Abla şimdi sırası değil!" diye kızıyordu çocuk bana. "Gilbert sen kaç..." diyebildim. Gözlerim inanılmaz derece acıyordu. Ne olmuştu bana ? En son harabe bir sığınağa girmiştik. Gilbert yine kolumdan çekiştirip "Abla!" dediği esnada artık çok geçti. Onlar geldi...

Müzik: Imagine Music - "Descendants of Truth"

En önlerindeki kıpkırmızı giyimli liderleri olsa gerekti. Liderleri Gilbert'i ensesinden tutup arkasına savurdu. Çocuk ayağı takılıp yere yapıştı. Buna rağmen sessizce "ah" dahi demeden ayağa kalktıktan sonra boynunu büküp biraz sonra etrafımda oluşturan halkanın dışına çıktı. Etrafımda kan kırmızısı bir halka oluşturmuşlardı bu korkunç giyimli insan demeye dahi korktuğum şeyler. Yüzlerindeki korkunç işaret ve semboller. Üstlerinde kokusu ve görünüşüyle kandan başka hiç bir şeyi hatırlatmayan paçavralar. Binlerce kez lanet olsun!! Nasıl korkunç bir şeyin içine düşmüştüm böyle ? Liderleri ağır adımlarla yaklaşıp sandalyede eli, ayağı bağlı benim yüzüme doğru eğildi. Dizleri bükük bir vaziyette karşımda duruyordu. Üzerindeki kuruyan şeyin kan olduğuna yemin edebileceğim pis ellerini yanaklarımda gezdirmeye başladı. Şu an bulunduğumuz yer oldukça geniş bir yeraltı otoparkı gibiydi. Sadece boş, izbe, karanlık bir otopark büyüklüğündeki buraya gelmemiştim. Ben yalnızca daha küçük bir sığınağın kapısını aralamıştım. Ne yaptılar bana ?

Biraz sonra bu lanet olasıcalardan kapıdan onlarcası girmeye başladı. Sürekli bitmek bilmeyen bir insan trafiği kapıdan içeri doğru akmaya devam ediyordu. Tanrım! Nasıl bir b*ka saplandım ben böyle ? Çok kısa süre içerisinde etrafımı saran halka halka kalabalık artık yüzleri belki bini bulmuştu. Az önce eliyle yüzü okşayan pislik şey çoktan halkanın arasına karışmıştı. Liderleri o değil miydi yoksa ?

Ön saftakilerden birisi yüksek sesle bağırarak herkese bildirdi:
-Dikkat! General Lucifer geliyor...

General mi ? Ordu mu ki bunlar ? Ben ne saçmalıyorum. İçimde gitgide büyüyen korkuya mani olamıyordum. Kim geliyor, kim ? Yanımdaki her kimse o da uyanmış olacak ki ? Bağırmaya, çığlık atmaya başladı.

-Aşağılık hayvanlar! Şeytan'ın kuduz köpekleri sizi!

Sesinde korku mu yoksa bunu saklamaya çalışan öfke mi var, bunu anlamak zordu. General diye hitap ettikleri adam halkayı yardı ve bana doğru yaklaşmaya başladı. Artık gerçekten korkuyordum.

DÖRT HAYAT Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin