2x8- Ona iyi bak

474 66 37
                                    

10 Ocak 2017 Salı

Robert salonda ödevini yapıyordu. Bense mutfakta tabakları diziyordum. İçeride televizyon açıktı. CNN'de parapsikoloji ile ilgili ilginç bir program vardı. Aslına bakarsanız psikoloji her zaman ilgimi çekmişti. Annemin bana gücünü verdiği o gece, psikoloji okuyup insanlara onların birebir ne hissettiklerini hissederek yardım edecektim. Tanrı'ya şükür ki bu hayalime kavuşma yolundaydım. Tavanda asılı saate baktım. 16:24'tü. Muftak dolabının kapağını kapadığım esnada kalbimin sıkıştığını hissettim. Sanki birisi kalbime bir yumruk vurmuş gibiydi. Bir süre geçmesini bekleyerek göğsümü tuttum. Bir an içerideki sese kulak kesildim.

"Çok önemli bir durum yüzünden programı kesmiş bulunuyoruz. CNN'den haberden şok edici gelişmelerle sizlerleyiz. 16:24 sıralarında CERN'de gerçekleşen patlamanın son gelişmeleri için bizden ayrılmayın... "

11 Eylül sıralarında annemin hissettiği aynı ağrıydı göğsüme saplanan. Annemin anıları gözümün önünde canlanıyordu sanki. Tabakları dizme işim bitmişti. İçeri girdiğim esnada Robert dikkatlice haberleri izliyordu. "Ablacım hadi ödevin bittiyse sana çizgi film açalım mı ?" dedim. "Abla bak patlama olmuş. Umarım seni kurtaran abiler gibi onları da kurtaran birisi olmuştur." dedi endişeli bir surat ifadesi takınarak. "Umarım" demekten başka bir şey gelmiyordu aklıma. Birden whatsapp gruplarım mesaj yağmuruna tutulmaya başladı. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Hatta patlamada büyük bilim adamlarından Stephen Hawking'in dahi öldüğünü söyleyenler bile vardı. Bir süre canım sıkıldı ancak kanal değiştirdiğimde de bütün kanallar bu olaydan bahsediyordu. Nedense patlamada beni etkileyen pek bir şey olmamasına rağmen içimde garip bir huzursuzluk vardı. En sonunda dayanamayıp televizyonu kapattım. Hem bu olay Robert'i de etkilemişe benziyordu. Sürekli "Oradakiler de annemle babam gibi melek mi oldular abla ?" diyordu. Saat akşam 20:00'i bulmuştu. "Robert hadi ablacım yatalım artık." dedim. O günden beridir kardeşimi erken yatırır ve gözleri küçük ölüme teslim olduğunda yanından yavaşça kalkar biraz daha otururdum. Bazense sadece yanında uyumaya çalışırdım.

Müzik: Dean Lewis - "Need You Now"  

Sonunda yataktaydım. Göz kapaklarım yavaş yavaş ayaklarının ucundan bağlanmış demirin ağırlığıyla dalgasından başka bir ses duyulmayan uyku denizinin kollarına bırakıyordu kendini.

Bir anda aniden gözlerimi açtım. Yataktan doğruldum. Bambaşka bir evdeydim. Hemen soluma döndüğümde gözlerim Robert'i aradı. Yoktu yatakta yoktu. Neler oluyor ?.. Hemen aceleyle yataktan kalktığımda ayağımın altında ince tabakalı tüylü bir halı hissettim. Gözlerimi halıdan kaldırıp tekrar odaya baktım. Olamaz, olamaz, olmamalı. Bambaşka bir evdeydim bu sefer. Seri adımlarla odanın içerisinde dolaşıyordum. Duvarlarda asılı birkaç fotoğraf gözüme takıldı. Bir baba ve iki kucağına oturmuş iki tane birbirinin tıpatıp aynısı kıvırcık saçlı çocuk vardı. Bunlar da kimdi böyle. Fotoğrafa o kadar dalmışım ki... Kendime geldiğimde hiç cam bulunmaya odada bir cam belirmişti. Geriye dönüp baktığımda o fotoğraf artık yoktu. Yavaş adımlarla cama doğru yürümeye başladım. Sokağın ışıkları camdan içeri o kadar sert giriyordu ki üzerine ayak bastığım halının desenlerini bile gayet net seçebiliyordum. Sanırım 20-30 metre uzakta sokakta boş boş dolanan, yerdeki taşlara vuran bir çocuk vardı. Nedense sokak ışıklarının en az vurduğu yerde geziniyordu. O yüzdendir ki yüzü tam seçilmiyordu. 

**Cold light wakes me in the morning (Soğuk sabah ışıkları beni uyandırır)
Your side is empty, I was calling out to you (Yanım boştu sana seslendim)
I was calling out to you (Seni arıyordum)**

Camın dibindeyim artık. Sokaktaki çocuk bir an durdu ve kafasını bana doğru döndürdü. O an o kadar korkmuştum ki hemen arkamı dönüp odanın kapısına koştuğum esnada artık çok geçti. Sokağın ortasındaydım. Aman Tanrım! Ben buraya nasıl gelmiştim ? Sağıma soluma dönüyor buraya nasıl geldiğimi anlamaya çalışıyordum. Adeta kendi eksenim etrafında daire çiziyordum. Döndüğüm esnada o çocukla göz göze gelmiştim. Bu, bu, bu kadarı olamazdı artık. Ellerim ve ayaklarım sanki kramp girmiş gibi kaskatı kesilmişti. Kulağıma yaklaştı ve şu sözleri fısıldadı "Nathan'a iyi bak!" Dudaklarını kulağımdan geriye çektiği esnada o kadar yakındık ki.. Her şey ağır çekimde gerçekleşiyor gibiydi. Dudakları artık dudaklarımdaydı. Sanki öpmeye dahi kıyamazmışçasına dokundurdu dudaklarını. "Ona unuttur beni!".....

**I just need your talking next to me when I wake up, wake up  (Uyandığımda seninle konuşmaya ihtiyacım vardı.)
Talking next to me when I wake up next to you (Yanımda uyandığında seninle konuşmak)

When I'm hungover too (Ruhum aşk açlığından arınmak)

Because you're the only one who comes when I'm lonely (Çünkü yalnız olduğum zaman gelen tek kişi sensin)

When I'm lonely for you (Senin için yalnızken (gelen tek kişi sensin))**

(Yazarın notu: Romanımı takipte kalmayı unutmayın. 3 Nisan 2017 akşamı şu ana kadar atlattığımız 37 bölümü özetleyeceğiz.)

DÖRT HAYAT Wattys2017Where stories live. Discover now